"في ضوء" - Traduction Arabe en Turc

    • ışığında
        
    • ışığı altında
        
    • ışık altında
        
    • ışıkta
        
    • dolayı
        
    • ışıltısında
        
    • önüne
        
    Geçen geceki saldırının ışığında hain olan Kasırga gibi görünüyor. Open Subtitles , في ضوء هجوم ليلة أمس تورنيدو قد يبدو الخائن
    Yaşanan son olaylardan sonra, polis yeni delillerin ışığında alarma geçti. Open Subtitles في ضوء الأحداث الأخيرة الشرطة الفيدرالية كشفت النقاب عن أدلة جديدة
    Aman Tanrım, burada morg ışığı altında bile iyi görünüyor. Open Subtitles يا إلهي, انه يبدو جيد حتى هُنا في ضوء المشرحة.
    kolorofil ve kloroplastlar sadece güneş ışığı altında oksijen üretirler, ve ıspanakların geçtiği barsaklarınızın içi oldukça karanlıktır. TED أن الكلوروفيل والبلاستيدات الخضراء لا تنتج الأكسجين إلا في ضوء الشمس، والأمعاء تكون مظلمة جداً بعد أن تأكل السبانخ.
    Normal bir ışık altında tüm bunlar çok göz alıcı duruyor. Open Subtitles الآن، في ضوء معين، يبدو هذا كله ساحر جدًا
    Gözlükleri bir kenara attığı için kendini artık bambaşka bir ışıkta görüyor. Open Subtitles فجأة يرى نفسه في ضوء هاديء مختلف والآن هو غارق في المواصفات
    Catherine de Medici kanıtların ışığında kendi kızını zehirlemenden dolayı oğlunu da zehirleyebilecek kadar kanıt olduğu kararına vardık. Open Subtitles كاثرين دي ميديتشي في ضوء هذا الاكتشاف بأنكِ قمت بتسميم ابنتك
    Bu alıcının pişmanlığı mı? Gün ışığında hoş falan değil, değil mi? Open Subtitles ألديك القليل من الندم ليس جميلاً في ضوء النهار ، اليس كذلك؟
    Son olaylar ışığında gündeme getirmek istediğim bir konu daha var. Open Subtitles في ضوء الأحداثِ الأخيرةِ هناك مسألة أخرى أوَدُّ أَنْ أَرْفعَها لكم
    Adem ile Havva'nın hikayesini, Hint ve Mısır geleneklerinin ışığında okursak, hayat ağacını koruyan yılanın Kundalini olduğunu görürüz. Open Subtitles إذا قرأنا قصة آدم وحواء في ضوء الفيدية والتقاليد المصرية نجد أن الثعبان الذي يحرس شجرة الحياة هو الكونداليني.
    Cebelitarık'ı gördüm ve de ay ışığında yanan Kentucky'nin yıldızlarını, beni güldürdü bunlar. TED رأيت جبل طارق، ونجوم كنتاكي تشتعل في ضوء القمر، تجعلني أبتسم.
    Dediler ki; Jüpiter gibi nesneler, yıldızın ışığında böyle bir düşüş gerçekleştirebilir. Ayrıca büyük olduğunu söylüyorlardı. TED قالوا أن جسما مثل كوكب المشتري سيُحدث انخفاضاً مثل هذا في ضوء النجم، و كانوا يقولون أيضا أن الجسم هائل الحجم.
    Annenin güneş ışığı altında durduğunu söylemiştin galiba. Open Subtitles اعتقدت أن والدتك كانت .جالسة في ضوء الشمس
    Raporun ışığı altında ve anlatılan hikâye karşısında resmi raporum tamamlanmadı. Open Subtitles في ضوء تقريرك وقصتك يعتبر هذا التقرير الرسمي ناقص
    Dolaysız güneş ışığı altında suyun sıcaklığı artmaya başlıyor. Open Subtitles في ضوء الشمس المباشر ، درجة حرارة المياه تبدأ في الارتفاع
    Çünkü birileri gölgelerde yaşamak zorundadır, böylece başkaları ışık altında yaşar. Open Subtitles لأن شخصا ما عليه العيش في الظلال ليمكن للآخرين العيش في ضوء.
    Ben bile, seni tamamen farklı bir ışık altında görüyorum. Open Subtitles حتى لي، وأنا رؤيتكم في ضوء مختلف تماما.
    Gözlükleri bir kenara attığı için kendini artık bambaşka bir ışıkta görüyor. Open Subtitles فجأة يرى نفسه في ضوء هاديء مختلف والآن هو غارق في المواصفات
    Tanık devam edemediğinden dolayı ön duruşmayı erteleyecek ve tanığın ifadesinin geçersiz sayılması da dahil bir takım cezai tedbir talebinde bulunacağız. Open Subtitles في ضوء عدم قدرة الشاهد على الاستكمال سنقوم بتعليق الاستجواب والسعر لفرض عقوبات من بينها الاساءة لشاهدنا
    Özellikle de yasal sorunlarınızı göz önüne alınca. Open Subtitles خصوصاً في ضوء المشاكل القانونية الخاصة بك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus