Ama onlardan biri içeriye girecek olsa, ayağa kalkar, ve gözlerinin içine bakardım. | Open Subtitles | ولكن إذا تكلم معي واحد منهم سوف أقف وسأتحدث إليهم مباشرةً في عيونهم |
Hepsi benim suçum. Öğle yemeği paramı verirken gözlerinin içine baktım. | Open Subtitles | إنه خطأي أنا ، فلقد نظرت في عيونهم عندما أعطيتهم مال غدائي |
Sadece gözlerinin içine bakmayın, yeter. | Open Subtitles | لاتنظري في عيونهم فقط مع السّلامة |
gözlerine bak. Eski karının gözlerine bak. | Open Subtitles | أنظر في عيونهم ياعزيزي وأنظر في عيون زوجتك السابقة |
Anlıyorum ama onlar anlamaz. Onların gözünde kayıp para gitmiştir. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك ، لكن في عيونهم أنت من أضاع المال |
Onların gözlerinde ne hayaller yatar... | Open Subtitles | ما هو هذا الحلم في عيونهم |
Oraya git ve onların gözlerinin içine bak. | Open Subtitles | ،وتذهبين إلى هناك وتنظرين لهم في عيونهم |
gözlerinin içine bakıp "Aman Tanrım, haklısın!" | Open Subtitles | وأود أن ننظر في عيونهم ويقول : "يا إلهي ، أنت على حق". |
Sizin göreviniz kendinizi bir ağaç gibi ekmek gözlerinin içine bakıp "Hayır" demektir. | Open Subtitles | "فأنه من واجبكِ أن تغرسي نفسكِ مثل الشجرة"، "وتنظري في عيونهم وتقولين، كلا، أنتم تغيّروا". |
Bunu gözlerinin içine sokarım! Karınlarına sokup bağırsaklarını deşerim! | Open Subtitles | أرميه في عيونهم وأنزع أحشائهم |
Gözünüzü kırpmadan, direk gözlerinin içine bakın. | Open Subtitles | ودائما حدقوا في عيونهم |
Ama o bunları diyenlerin gözlerinin içine baktı, ve ne dedi biliyor musunuz? | Open Subtitles | ولكنه نظر في عيونهم |
gözlerine kum koyması sembolik bir hareket olabilir. | Open Subtitles | كما تعلم, قد يكون الرمل في عيونهم محض لفتة رمزية |
gözlerine baktığında bunu anladığını söylüyor. | Open Subtitles | قال بأنّه يعرف تلك النظرة في عيونهم. |
Onların gözünde en iyi ihtimalle egzotik bir yabancı, en kötü de bir melezsin. | Open Subtitles | في عيونهم, أنت مجرد غريب في أحسن الأحوال, في أسوئها انت هجين. |