Burada benim, yurt odalarında veya evdeki salonlarında tek başına olan bu insanları yönettiğim küçük videomu görebilirsiniz. | TED | يمكنكم مشاهدتي في هذا الفيديو أقود هؤلاء النّاس، الجالسون بمفردهم في غرف نومهم أو غرف المعيشة بالمنزل. |
Ve bir annenin bana söylediği gibi, yatak odalarında her gece bir parti var gibi. | TED | و كما قالت لي إحدى الأمهات، كأن هناك حفلة في غرف نومهم كل ليلة |
O ve karısı, aynı odada mı yoksa farklı odalarda mı yatıyorlardı? | Open Subtitles | وإن كان هو وزوجته ينامان مع بعضهما أو في غرف نوم منفصلة؟ |
Ben acayip sıcak odalarda uyudum ve kendimi öldürmek istemiştim. | Open Subtitles | وأنا نمت في غرف شديدة الحرارة وأريد أن أقتل نفسي |
Bodrum katında veya yatak odasında bilgisayar önünde radikalleşiyorlar. | TED | إنهم يتعصبون في الأقبية أو في غرف نومهم وهم أمام الحاسوب. |
O zamandan beri karısıyla beraber aynı yatak odasında kalmamalarının sebebi nedir? | Open Subtitles | لماذا هو وزوجته ينامان في غرف نوم منفصلة منذ ذاك الوقت؟ |
odalara saat 10'dan sonra misafir almıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نسمح باستقبال الضيوف في غرف النوم بعد العاشرة |
Doktorlar için annemi, profesyonel bir hasta olarak görmek kolaydı. Günlerini bekleme odalarında harcayan bir kadın. | TED | إنه من السهل على الأطباء أن يروا أمي كنوع من المرضى الاحترافيين امرأة تمضي أيامها في غرف الإنتظار |
1960'lar ve 70'ler, hergün Amerika'lıların oturma odalarında Vietnam Savaşından görüntüler gösterildi. | TED | الى ما بين عام 1960 و 1970 في حرب فيتنام حيث عرضت تلك الحرب في غرف المعيشة الامريكية يوما بعد يوم |
Bir arkadaşım Watergate hırsızlarının otel odalarında buldukları şeyleri gösterdi. | Open Subtitles | أحد الأصدقاء أراني ما وجدوه في غرف الفندق الذي كان يقيم فيه المقتحمون |
İnsanlar haritaları hediyelik olarak alıyor ve oyun odalarında saklıyor. | Open Subtitles | كثير من الناس يشترونهم للتذكار ويضعوهم في غرف ألعابهم |
İnsanlar sadece oturma odalarında kırıştırırlar. | Open Subtitles | الناس غريبة الأطوار بذات القدر في غرف معيشتهم |
Yılın dokuz ayını onlardan ayrı, otel odalarında uyuyarak geçiriyorum. Evet. | Open Subtitles | أنا بعيد عنهم لمدة تسعة أشهر في السنة نائماً وحيداً في غرف الفنادق |
Önemli bir detay, oyuncular oyunun kuralları hakkında ayrı odalarda bilgilendiriliyorlar. | TED | ولكن الأهم من ذلك، تم إطلاعهم على قواعد اللعبة في غرف منفصلة. |
Sorun şu ki, haberlerin hazırlandığı odalarda da yeterli sayıda kadın çalışan yok. | TED | في الحقيقة ، المشكلة تكمن في أنه، لا يُوجد عدد كافِ من النساء في غرف الأخبار. |
Karanlıkta, penceresiz odalarda saklanırız ve genellikle güneş ışığından kaçınırız. | TED | نختبئ في الظلام، في غرف بلا نوافذ، وعادة ما نتفادى ضوء الشمس. |
Muayene odasında kimsenin telefonu kullanmasına izin vermiyoruz diyelim sadece. | Open Subtitles | لذلك لكي تكن على بصيرة نحن لا نسمح لأي أحد أن يستخدم الهاتف في غرف الفحص الطبي |
Tüm bunların yanında hastanede benim yanımda oturuyor olurlar ya da ben tiyatrodayken bekleme odasında bekliyor olurlar. | Open Subtitles | كانوا دائماً خلال محنتي بجانب سريري في المستشفى. أو ينتظرونني في غرف الانتظار عندما أكون في المسرح. |
Görüntü, bir sohbet odasında gizli görevdeki Ç.Y.S. ajanımıza gönderildi. | Open Subtitles | لقد تم رفع الصورة إلى واحدة من عملياتنا المتخفية للصيد في غرف المحادثة |
- Yapmam. odalara iyi para harcayın. | Open Subtitles | وبالتأكيد لا تقلّل التكاليف في غرف النوم. |
Ben de aynı onun gibi olmak istedim. Bu yüzden hacker sohbet odaları ve online forumlarda çokça zaman geçirmeye başladım. | TED | وأنا أردت أن أكون مثلها، وبالتالي قضيت الكثير من الوقت في غرف دردشة المخترقين ومنتدياتهم. |
Yatak odalarına hapsedilmişken bile tam bir ilişki yaşayabiliyorlarken büyümelerini nasıl engelleyeceğiz? | Open Subtitles | كيف نجعلهم لايكبرون وهم يستطيعون تكوين علاقة كاملة وهم في غرف نومهم؟ |