Viyana'nın tipik bir karaborsa döneminde olduğunu bilmek gerekir. | Open Subtitles | تمكنت من التعرف عليها في فترة السوق السوداء |
Ayrıca, geçtiğimiz iki-üç günlük süre zarfında 5 cinayet gerçekleşti. | Open Subtitles | وكان لدينا كذلك 5 جرائم قتل في فترة يومين إلى ثلاثة أيام |
Trend takibi 60'larda çok iyiydi, 70'lerde ise fena değildi. | TED | كانت متابعة تطور التجارة سيكون رائعا في فترة الستينيات، وقد كان جيدا نوعا ما في السبعينيات، |
1880'lerde doğmuştu ve kölelikten gelmek onun dünyaya bakışını şekillendirmişti. | TED | وولدت هي في فترة ١٨٨٠ وتجربة العبودية بصفةٍ خاصة شكّلت الطريقة التي من خلالها نظرت إلى العالم. |
Füzyonun çok kısa bir sürede olması için alanın sıcaklığının güneşten daha sıcak olması gerekir. | TED | من أجل الاستفادة من الإنصهار في فترة قصيرة من الزمن، درجة الحرارة في المنطقة يجب أن تكون أكثر حراً من الشمس. |
Sadece üç yıllık bir süre içinde 1785'ten 1788'e kadar, ABD Anayasası'nı düşündü, teorileştirdi, tasarladı, geçirdi ve yürürlüğe soktu. | TED | في فترة ثلاثة أعوام فقط، من عام 1785 إلى عام 1788، حدّد، وأصدر، وصممّ، ومرّر، وحصل على التصديق للدستور الأمريكي. |
Çocukluğumuz yazları Washington'un Puget Sound'unda ilk büyüme ve büyük büyüme arasında geçti. | TED | فصول الصيف في فترة طفولتي كانت في منطقة بحر بوجيت بولاية واشنطن، بين النمو الأول والنمو الكبير. |
Şartlı tahliye sırasında başın belaya girerse ne olur biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعلمين ماذا يحدث عندما تقعين في مشكلة في فترة إطلاق السراح المشروط,صحيح؟ |
İyileşme sürecinde gibi gözükmüyorsun çünkü. | Open Subtitles | لانك لا تبدو حقاً في فترة تعافي من الكثير |
İyiyim ama hala düzelme sürecindeyim. | Open Subtitles | أنا بحالٍ أفضل، لكنّي مازلت في فترة النقاهة |
Kendisi 60'lı ve 70'li yıllarda bir yaratıcılık araştırmacısıydı ve aynı zamanda Stanford tasarım programını da yürütüyordu. | TED | وقد كان باحثا في مجال الإبداع في فترة الستينيات و السبعينيات كما كان رئيسا لبرنامج التصميم في جامعة ستانفورد. |
O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. | TED | لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها |
Her insanın hayatının bir döneminde denediği bir şey hariç, o da tekrar eve dönmeye çalışmak. | Open Subtitles | الذي يجربه كل الناس في فترة ما بحياتهم محاولة العودة للبيت مجدداً |
Elindeki nakdi başka yerlerde kullanmalı, özellikle de enflasyonun bu döneminde. | Open Subtitles | إنخفض وضعه المالي ولا سيما في فترة التضخم هذه |
Kızların regl döneminde test sonuçlarının 20 puan kadar farkettiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | حسنا، هل تعرف أن الفتيات خلا ل فترة البلوغ يمكنأن تحرز 20 نقطة في فترة الطمث. |
Ardından, bir ömürlük süre zarfında... insanoğlu yıldızlara ulaştığında bütün doğa dengesizmiş gibi görünmeye başladı. | Open Subtitles | وَ بعد ذلك، في فترة حياة إحداها، حينما وَصل الجنس البشريّ إلى النجوم، يقضّ ضجيجه راحتها جميعاً |
Ollie, bu işi yapmaya başladığın kısa süre zarfında oldukça kayda değer bir iş başardın. | Open Subtitles | اولي، في فترة قصيرة من الزمن قمتَ بذلك قمتَ بعمل رائع |
Aranızda 60'larda buralarda olanlar varsa iyi bilirler. | TED | الذين عاشوا منكم في فترة الستينات ربما يعرفونها جيدا. |
Bunlar çok kısa bir sürede oluyor. | Open Subtitles | كل ذرة كونت جسمك سوف تطير إلى مالا نهاية في فترة قصيرة جدا من الزمن |
Hayır. Babamız bir süre önce okuldaki birkaç çocuğa verdi. | Open Subtitles | لا ، أبي أعطاهم لبعض الأولاد بالمدرسة في فترة ماضية. |
Cezanız okunduğunda, ...söz konusu cezayla, Ceza Kampı'na girmek arasında tercih yapabileceksiniz. | Open Subtitles | في فترة حكمكَ... أنت سَتَكُونُ قادر على الإخْتياَر بين السجن ... أَوالبديلمنتزهِالعقابِ |
Bir Kanlı Ay sırasında sizi ateşe bağışık yapacak bir iksir varmış. | Open Subtitles | في فترة ''قمر الدم''، كانت هناك جرعةٌ تجعل المرء محصّناً ضدّ النار |
Bu ani şişme, iyileşme sürecinde eklemi korusa da tam iyileşmemiş doku bağışıklık hücrelerinin orada gerekenden fazla kalmasına neden olabilir. | TED | ولكن بينما يعمل هذا التّورم السريع على حماية المفصل في فترة الاستشفاء، تتسبب الأنسجة غير كاملة الشفاء في بقاء خلايا المناعة لفترة أطول من اللازم. |
kısa süre içinde... aynı okuldan... iki öğrenci öldü. | Open Subtitles | بالأحرى يجب أن أقول انصدمت في فترة زمنية قصيرة طالبان من نفس المدرسة ماتوا |
İyileşme sürecindeyim. | Open Subtitles | في فترة نقاهة، أنا مفرط الحساسية |
Çılgın filmcilerin, çılgın 20'li yıllarda yaptırdığı yerlerdendi. | Open Subtitles | نفس نوع المنازل الذي بناه السينمائيون المجانين في فترة العشرينات المجنونة |
Bir kez daha, olağan dışı siyasi ilişkilerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش مجددًا في فترة اشتباك سياسي غير عادي. |
Bu kadar kısa zaman için çok fazla hasar bu. | Open Subtitles | وهذا هو الكثير من الضرر في فترة قصيرة من الزمن. |