Anlaşılan o ki, ağzına alamadığın hiç bir şeyi vajinandan içeri sokmamalısın. | Open Subtitles | بوضوح، عليك ألا تضع في مؤخرتك ما لا تستطيع وضعه في فمك. |
Bütün bir yumruğu ağzına nasıl yediğini hatırlıyorsun, değil mi, Kelso? | Open Subtitles | كيلسو , هل تتذكر كيف كنت تضع قبضتك في فمك ؟ |
Eğer onu ağzına atarsan.. ... büyük bir bela alırsın başına. | Open Subtitles | إذا وضعت المثلجات في فمك ستكون واقع في مشكلة كبيرة .. |
Ağzında sosis mi var yoksa beni gördüğüne mi sevindin? | Open Subtitles | هل هذا نقانق في فمك أو أنت فقط سعيدٌ لرؤيتي؟ |
Kurt Kelly gibi Neanderthals'ı biraz dinledim ama dediğine göre o ve Ram dün gece senin Ağzında güzel bir kılıç kalkan oynamışlar. | Open Subtitles | أستمع إلى ننيدرشال مثل كورت كيلي نادرا لكنه قال بأنه وكبش كان عنده معركة سيف صغيرة لطيفة في فمك ليلة أمس. |
- Evet, bir tepsi hazırladım ama senin Ağzındaki elma ile üstüne oturman gerekmiyordu! | Open Subtitles | لقد وضعت طبقاً هناك و لم تضطري لوضع تفاحة في فمك و تجلسي عليها |
Evet kanka artık, ağzına üç kat fazla tavuk sığdırabilirsin. - Bildin. | Open Subtitles | أجل ، الآن يمكنك إدخال قدر ماتستطيع من أصابع الدجاج في فمك |
Hayır, buraya seni tahtaya bantlayıp ağzına bez sokup içine su dökmeye geldim. | Open Subtitles | لا,أنا هنا لأحزِّمك في لوح وأضع قطعة قماش في فمك وأسكب الماء عليه |
Vazgeçip Tanrı'ya bıraktı ve onunkini ağzına almana izin verdi. | Open Subtitles | مضى قدماً و سمح للرب, و تركك تُدخله في فمك |
Yemin ederim eğer bir mesele varsa, ağzına bir tane geçiririm. | Open Subtitles | أقسم يا رجل إذا كان هناك أي مقابل سأصفعك في فمك |
ağzına da sıçacağım çünkü bok yiyen çiş içen bir tuvaletten fazlası değilsin! | Open Subtitles | سأتبرز في فمك أيضا لأنك لا شيء إلا مرحاض آكل للبراز وشارب للبول |
Ama ekseriya ağzına yumruğu yersin. | Open Subtitles | تشعر بالدفء، ولكن غالباً ما يضربك في فمك |
Ağzında başlıyor sonra beynine doğru bir yolculuk yapıyor omurgandan aşağı doğru inip ayak parmaklarından dışarı çıkıyor... | Open Subtitles | إنه يبدأ في فمك ينتقل الى راسك ثم يمتد على طول العمود الفقري ثم ينفجر من أصابع قدميك |
Ama içine çekme, sadece dumanı Ağzında tut. | Open Subtitles | و لكن لا تستنشقها حافظ على الدخان في فمك |
Uyurken ağzına donmuş jambon parçası koyabilir ve Ağzında erimeye bırakabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أضع قطعة لحم مجمده في فمك و أتركها حتى يذوب منها الثلج |
Kan basıncını destekleyen i.v.'yi kestiğimde, Ağzında metalik bir tat hissedeceksin | Open Subtitles | ثم عندما أقطع جهاز الوريد سيسقط ضغط الدم وقد تشْعر بطعم معدني في فمك |
Yemeğini Ağzında tut, seni yarı cahil maymun. | Open Subtitles | أبقِ وجبتك في فمك أيها القرد الباصق للطعام النصف أمي |
Ağzında yarım dilim pastırma varmış gibi çıkmış sesin. | Open Subtitles | يبدو صوتك وكأنك مختنق بـ نصف بسطرمة في فمك |
- Evet, bir tepsi hazırladım ama senin Ağzındaki elma ile üstüne oturman gerekmiyordu! | Open Subtitles | لقد وضعت طبقاً هناك و لم تضطري لوضع تفاحة في فمك و تجلسي عليها |
ağzınıza koyduğunuz küçük metal bir şeydir ve tıngırtı sesi çıkarır. | Open Subtitles | إنها شيء معدني صغير تضعه في فمك وتصدر ذبذبات، موسيقي جداً |
Bir kere bile gardını düşürürsen, şeytan, bir yılan gibi Ağzının içine girer ve sonrasında ebediyen, senin adına konuşur. | Open Subtitles | إذا تركت إيمانك لمرة واحده فأن الشيطان سينزلق مثل الثعبان في فمك وبعد ذلك وإلى الأبد سوف يتحدث نيابة عنك |
Ağzının içinde erkek dili istemiyorsun ama onu yiyorsun? | Open Subtitles | أنت لا تقبلين لسان شاب في فمك و سوف تأكلين هذا ؟ |