Finlandiya'da durum şöyle: Bu tip disiplinlere takılıp kalmıyorlar. | TED | وجوهر العمل في فنلندا هو أنهم لا يدعون تلك التخصصات تستحوذ. |
İkinci olarak, Finlandiya'da standartlaştırılmış sınav sistemi yok. | TED | وثانيا، لا يوجد هناك اختبار قياسي في فنلندا. |
diyecekler. Hayır. Sanırım Finlandiya'da nüfus beş milyon civarında. | TED | لا. أعتقد أن هناك ساكنة تقدر بحوالي خمسة ملايين في فنلندا. |
ortak masalar var. Finlandiya'daki Aalto Üniversitesi'nin ortak dükkan ve ortak Fablabı, ortak sessiz mekanları, elektronik mekanları, teneffüs yerleri olan tasarım fabrikasında epey zaman geçirdim. | TED | أن يكون لديك طاولة مكتب مشتركة. قضيت الكثير من الوقت في فنلندا في مصنع التصميم التابع لجامعة آلتو. حيث لديهم محلات مشتركة و المخابر الرقمية، يتشاركون المساحات الهادئة، ومساحات الإلكترونيات، ومساحات الترفيه. |
Bob, Finlandiya'daki kış savaşı gazisi. | Open Subtitles | بوب المخضرم حارب في فنلندا |
O zamanlar, Finlandiya'da barış olduğuna ve geri dönmek isteyenlere izin verileceğine dair bir söylenti vardı. | Open Subtitles | ثم كانت هناك إشاعة بأن السلام قد عم في فنلندا وأولئك الذين تم إرسالهم . . قد يسمح لهم بالعودة |
Evet, Finlandiya'da doğdum. Raivola'da. | Open Subtitles | كلا ، لقد ولدتُ في فنلندا في مدينة ريفولا |
Bir arkadaşım, Finlandiya'da böyle şeylerin çok sevildiğini söyledi. | Open Subtitles | صديقاً لي يقول أنه في فنلندا يقسمون بإسم مثل هذه المشروبات |
Her neyse, tam olarak Finlandiya'da, kutup dairesinin oldukça içindeyiz. | Open Subtitles | على أي حال، على وجه التحديد، نحن في عمق الدائرة القطبية في فنلندا. |
Finlandiya'da artık, hepimizin içini rahatlatan barış var. | Open Subtitles | لقد عم السلام في فنلندا" "والذي أزاح هماً ثقيلاً علينا |
Londra'daki servise Finlandiya'da gönüllü olduğun bildirilmiş ve şimdi de Norveç Bağımsızlık Birliğine mi katılmak istiyorsun? | Open Subtitles | "المتطوعين في "فنلندا ذهبوا إلى "لندن", والأن أنت تريد ان تخدم في الفرقة النرويجية المستقلة؟ |
Onlar benim dostlarımdı. Finlandiya'da beraberdik. | Open Subtitles | كانوا أصدقائي كنا معا في فنلندا |
- Sizi Finlandiya'da karşılamaktan çok memnunum. | Open Subtitles | لي الشرف بالترحيب بك في فنلندا |
Kumar, kaç gündür Finlandiya'da ne yapıyorsun? | Open Subtitles | مرحبا كومار ماذا تفعل في فنلندا ؟ ؟ |
Bu kısa zamanda, "Ülkem Tartışıyor" şimdiden bir düzineden fazla yerel ve ulusal etkinlik için kullanıldı, Belçika'da "Het grote gelijk" veya Finlandiya'da "Suomi puhuu" ve Birleşik Krallık'ta "Britanya Tartışıyor" gibi. | TED | وفي تلك الفترة القصيرة، كانت منصة "بلدي يتحدَّث" قد استُخدمت لأكثر من عشرات المناسبات المحلية والقومية مثل "بلجيكا تتحدَّث" في بلجيكا أو "فنلندا تتحدَّث" في فنلندا أو "بريطانيا تتحدَّث" في المملكة المُتحدة. |
Babam Finlandiya'da yaşıyor. Rovaniemi adında bir kentte. | Open Subtitles | (أبي يعيش في (فنلندا (في بلدة تسمى (روفناميا |
Eski kız arkadaşım, Finlandiya'da kaptığı bir enfeksiyonu bulaştırmamak için benimle bugün görüşemeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | حبيبتي السابقة أخبرتني بأنها لا تقدر على مقابلتي اليوم لأنني قد أصاب بالعدوى التي حصلت لها في (فنلندا) |
Depoyu izleyen Dünya Tohum Vakfı Finlandiya'daki kontrol merkezlerinden uzaktan onarmayı deniyorlar fakat çokuluslu kaynak kodunu çözemiyorlar. | Open Subtitles | من مركز التحكّم الموجود في (فنلندا)، لكن لا يُمكنهم اجتياز كود المصدر المُتعدّد الجنسيّات. |
Bize Finlandiya'daki çocukluğumuzu hatırlatır. | Open Subtitles | يذكرنا بطفولتنا في (فنلندا) |
Finlandiya'daki üniversite. | Open Subtitles | .(و من الجامعة في (فنلندا |