Paslı bir kafeste sıkışıp onun gibi bir adam için çalışarak harcanamayacak kadar güzel | Open Subtitles | جميلة جداً في أن تضيعيها حبيسة في قفصٍ روسي للعمل لدى رجل مثل هذا |
Bakalım, hayatının sonuna kadar bir kafeste kalmak hoşuna gidecek mi. | Open Subtitles | وارى كيفَ سيحب ان يبقى في قفصٍ لبقيةِ حياتهِ |
Phoenix'e hiç gittin Orada bir kafeste savaştım. | Open Subtitles | هل ذهبتِ سابقاً إلى "فونيكس"؟ حاربتُ في قفصٍ هناك. |
Sen bir zihin bir hayat yarattın. Daha sonra da onun haklarını elinden aldın onu bir kafese koyup, olabilecek en kirli insanların eline verdin. | Open Subtitles | لقد صنعتَ عقلًا وحياةً ثمّ سلبتها صوتها وحبستها في قفصٍ وسلّمتها لأكثر النّاس فسادًا في الوجود. |