Hey, 8 saatimi avukatın biri bana katil derken plastik bir sandalyede oturarak geçirdim. | Open Subtitles | مرحباً , لقد قضيت ثمان ساعات جالساً في كرسي بلاستيكي بينما مطارد سيارةِ إسعاف دَعاني بـ قاتل |
Askı ipinden bir sandalyede, 20 metre yükseklikte gün boyu sallanırdı. | Open Subtitles | تعلق رأساً على عقب طوال اليوم في كرسي من الحبال بإرتفاع 70 قدم عن الأرض |
Ben giymek zorundayım yoksa çocukları çocuk koltuğuna oturtmadığım için ceza yiyorum. | Open Subtitles | عليّ لبس واحدة لأنّ لديك تذكرة لعدم وضع الأطفال في كرسي السّيارة. |
Tekerlekli sandalyedeki bir veletten daha iyi bir duygu sömürüsü olabilir mi? | Open Subtitles | لا يوجد ما يضاهي فتاة في كرسي مدولب كـطريقة حقيرة لتحريك العاطفة |
George, Gus'ın korkuları vardır. Dişçi koltuğunda yalnız kalmak da onlardan biri. | Open Subtitles | جورج وجوس عِنْدَهُما خوف مرضي بأن يكونا لوحدهم في كرسي طبيبِ الأسنان |
Bugün farklı bir vagona oturdum ve ileriye baktım. | Open Subtitles | اليوم, أجلس في كرسي مختلف وأنظر إلى الأمام |
Hastane kuralları, tekerlekli sandalye ile gitmek zorundasınız | Open Subtitles | قواعد المستشفى يجب عليك الخروج في كرسي متحرك |
Muhtemelen ömrünün geri kalanında tekerlekli sandalyeye mahkum olacaksın. | Open Subtitles | من المحتمل ان تظل في كرسي متحرك لبقية حياتك |
Yakından bir bak. Antika ve arkalıklı bir sandalyede oturuyor. | Open Subtitles | هو يَجْلسُ في كرسي wingback أثري. |
bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف تنام في كرسي كهذا؟ |
Lanet bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف تنام في كرسي لعين كهذا؟ |
Pilot koltuğuna oturmayı çıkar aklından. | Open Subtitles | هذا الرجل مصاب بالخربشة ،لن يجلس في كرسي الطيار بالتأكيد |
Hayır ileri zeka, sunucunun koltuğuna otur Tanrı aşkına. | Open Subtitles | لا يا عبقري إجلس في كرسي المضيف للبكاء في الكأس |
Hadi. - Sürücü koltuğuna geçemedin mi? | Open Subtitles | هيا بنا لا يمكنك ان تجلس في كرسي السائق ؟ |
Tekerlekli sandalyedeki bir piliçe bakıcılık yapmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أن أرعى طفل في كرسي المعوقين ؟ |
Bu terzilik şaheserleri için iki güçlü kadın ve tekerlekli sandalyedeki bir çocukla güreşmek zorunda kaldım ama büyük bir kısmı burada. | Open Subtitles | لذا، أنا كان لا بدّ أن أكافح إمرأتان قويتان جدا و طفل في كرسي معوّقين لمادة تصميم الأزياء لكن أغلبه هناك |
Arabamın yolcu koltuğunda güneş kremi gören oldu mu? | Open Subtitles | هل صدف ورأيتم نظارات شمسية في كرسي الراكب في سيارتي؟ |
Bugün farklı bir vagona oturdum ve ileriye baktım. | Open Subtitles | اليوم, أجلس في كرسي مختلف وأنظر إلى الأمام |
Onu tekerlekli sandalye ile götüren adamın, bana otelin parkında neden ateş ettiğini. | Open Subtitles | ذلك الرجل، الذي أخذه في كرسي المعوّقين... الذي أطلق النّار عليّ في موقف سيارات الفندق؟ |
Büyükbabayı tekerlekli sandalyeye mahkum eden Oyuncakçı'ydı. | Open Subtitles | صانع الالعاب هو الرجل الذي وضع جدك في كرسي المعوقين |
Tekerlekli sandalyede bir adamdı, çaresizce uzaklaşmaya çalışıyordu. | TED | كانت عبارة عن شخص في كرسي متحرك. يحاول مستميتا الابتعاد. |
Bu demek oluyor ki, sandalyede oturan adam, çoktan ölmüştü. | Open Subtitles | لذا هذا الضابط كان ميت عندما رآيته في كرسي المعوّقين. |
Her sabah kendini tekerlekli sandalyeye tasimak nasil bir sey biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك اية فكرة عن شعور ان تكون في كرسي متحرك يومياً |
- Harika, Peter. tekerlekli sandalyede olmayan azınlıktan biri olacağım kimin aklına gelirdi? | Open Subtitles | من كان يظن أنني سأكون من القليلين الذين لا يجلسون في كرسي متحرك؟ |