Hayatının geri kalanı boyunca her sabah bana kahvaltı servisi yapacaksın. | Open Subtitles | سوف تقم بتحضير الإفطار الخاص بي في كل صباح لبقية حياتك |
her sabah bir gelişme var mı diye Şerif Departmanını yoklardık. | Open Subtitles | في كل صباح تذهب لتتحقق إذا حدث شيء في مكتب المأمور |
Bu grafik sıkıcı görünüyor, ama beni heyecanlandıran ve her sabah uyanmamı sağlayan neden bu grafik. | TED | الرسم يبدو مملا لكن هذا الرسم هو ما يجعلني متحمسا وأستيقظ في كل صباح |
İlk olarak, her sabah uyandığınızda gününüzü olumlu yaşamayı seçebilirsiniz. | TED | أول شيء في كل صباح عندما تستيقظ يمكنك اختيار أن تعيش يومك بايجابية |
- sabahları ve öğleden sonraları. - Hafta sonları da hesapları tutardım. | Open Subtitles | في كل صباح وفي كل عصر وألفت الكتب في عطل نهاية الأسبوع |
Kişisel “polypill”nizi her sabah mutfak veya banyo dolabınızda yazdırabilirsiniz. | TED | يمكن أن تطبع الحبة المتعددة الخاصة بك، في كل صباح في مطبخك أو في خزانة حمامك. |
Ben her sabah çeşitli dillerde "Dilbert" alıyorum. Bu yeteneklerinizi artırabilir. | TED | فأنا أجد السلوى في كل صباح عبر اللغات المختلفة: اللغة تساعد على تنمية قدراتك. |
her sabah yatağına girip onunla uyurdum. | TED | باكرًا في كل صباح كنت أذهب للسرير معها وأنام. |
Bu nedenle mürekkepbalığı her sabah güneş doğduğunda, kendisini kuma gömerek uykuya dalıyor ve sirkadyan(günlük) ritmine bağlı olan bir pompayı kullanarak | TED | الذي يحدث هو انه في كل صباح عند شروق الشمس يغمر الحبار نفسه بالرمل و يذهب للنوم ولديه مضخة متصلة بالإيقاع اليومي له |
Evlilik yatağı iki kişi için yapılmıştır,... ..fakat her sabah yatağı kadın toplamak zorundadır. | Open Subtitles | يتم إجرا الزواج لشخصين ولكن في كل صباح لعنة لان المراة هي التي جعلته.. |
her sabah erkek sekreterlerimi uyandırırım. | Open Subtitles | في كل صباح أستيقظ مع العُملاء الذكور الخاصّين بي |
Büyükbabam her sabah yarım saatini büyükannemi korsesinin içine sokmaya harcardı. | Open Subtitles | في كل صباح... يقضي نصف ساعة محاولاً ادخالها في مشدّ الخصر |
Ama en çok da, bana her sabah kendimi ne kadar şanslı hissettirişini. | Open Subtitles | لكن الأكثر هو أنني سأشتاق لكيف تجعليني أشعر بأنني الرجل الأكثر حظاً في كل صباح |
Çıkmaya çalışıyorduk. Soğuk ve ıslaktı. her sabah balgamla uyanıyordum. | Open Subtitles | كنا نحاول الخروج، إنه بارد ومبتل في كل صباح أجد نخامة علي |
her sabah uyandığımda gözlerim... yüzünü arıyor. | Open Subtitles | في كل صباح أستيقظ لأنظر في عينيك وأبحث عن وجهي |
her sabah kahvaltı istedin mi diye soruyorsun, her sabah kahvaltı geliyor. | Open Subtitles | في كل صباح تسأل عن الفطور وفي كل صباح يأتي الفطور |
Aslında, her sabah uyandığımda ortadan kaybolmanın nasıl bir şey olacağını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعلم ، في كل صباح أستيقظ و أسأل نفسي ماذا لو اختفيت هكذا عن الناس |
Aslında, her sabah uyandığımda ortadan kaybolmanın nasıl bir şey olacağını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعلم ، في كل صباح أستيقظ و أسأل نفسي ماذا لو اختفيت هكذا عن الناس |
Fakat aynı zamanda burası her sabah savaşla uyanmak zorunda kaldığımız memleketimiz. | Open Subtitles | لكن في هذه الأثناء هنا في وطنك نستيقظ على الحرب في كل صباح |
her sabah altı yaşından on yaşına gelene kadar, sabahları saat 5:00'te kalktım. | Open Subtitles | في كل صباح منذ كنتِ في السادسة و حتى العاشرة كنت أصحو معك عند الخامسة فجراً |