Güney Kore ve Endonezya'da kadınlar neredeyse yarım milyon firmaya sahip. | TED | في كوريا الجنوبية و اندونيسيا النساء تملك نحو نصف شركات الدولة |
Güney Kore'de yaşamak, yerleşmek umduğumdan çok daha zordu. | TED | كان الإستقرار في كوريا الجنوبية تحدياً أكبر مما توقعته |
İngilizce Güney Kore'de çok önemliydi ve bu yüzden 3. dilimi öğrenmek zorundaydım. | TED | كانت اللغة الإنجليزية مهمة جداً في كوريا الجنوبية لذا إضطررت لأن أبدأ تعلم لغتي الثالثة |
Sonunda uzun bir yolculuktan sonra ben ve ailem Güney Kore'de tekrar bir araya gelmiştik. | TED | وأخيراً، بعد رحلتنا الطويلة، إجتمع شملي بعائلتي في كوريا الجنوبية |
Ve yurtdışında yaşıyorduk, babamın çalıştığı yerde, Güney Kore'de. Orada bir tek İngilizce kanalı vardı. | TED | وكنا نعيش في الخارج، كنا نعيش في كوريا الجنوبية حيث كان يعمل والدي، حيث كان هناك قناة واحدة فقط باللغة الإنجليزية. |
O orospu çocuğu Güney Kore'de kendi komutanını öldürmüş. | Open Subtitles | إبن العاهرة قتل قائده في كوريا الجنوبية. |
Eğer Güney Kore'de olsaydım bilirdim. | Open Subtitles | كنت سأعرف بشكل مؤكد إذا كنت في كوريا الجنوبية |
Adam dul, Güney Kore'deki ailesini ziyaret için şehirden ayrılmış. | Open Subtitles | أرمل ، وهو خارج البلد يزورعائلته في كوريا الجنوبية |
Güney Kore'deki ormanlar savaştan ötürü harap olmuştu. | Open Subtitles | في كوريا الجنوبية هذه الغابات دمرة خلال الحرب |
Ama, Güney Kore'de yeni bir komplo hazırlandığından eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد من أن هناك مؤامرة جديدة يجري التحضير لها في كوريا الجنوبية |
Güney Kore'de bu sanat türünü gördüğüme çok memnun oldum. | Open Subtitles | إنني مسرور جداً لرؤية هذا النوع من الفن في كوريا الجنوبية |
Güney Kore'ye insani yardım götürüyorsan malzemelerin tam olmalı. | Open Subtitles | لايمكننا الذهابُ في مهمةٍ خيرية لنلقحَ القرويين في كوريا الجنوبية من دون المعدات المناسبة |
Güney Kore'nin en yetenekli aktrisi olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن اصبح أفضل ممثلة في كوريا الجنوبية |
Güney Kore'de seçim haritalarını izliyorlar. | Open Subtitles | في كوريا الجنوبية , يشاهدون خريطة انتخابية |
Ve benim en sevdiim örnek: Güney Kore. | TED | وهنا مثالي المفضل ، الذي هو في كوريا الجنوبية . |
Bir kişi muhtemelen Moskova'da bir tane açacak, bir kişi Güney Kore'de ve harika olan şey her birinin içinden çıktığı topluluktan büyümüş olan kendine özgü bireysel lezzeti var. | TED | هناك واحد سيفتتح في موسكو، وآخر في كوريا الجنوبية ، والشيء الممتع هو كل منها تمتلك ذوقها الفريد الذي يكبر من المجتمع النابع منها |
Düşmanları olan Güney Kore'de doğdum ve büyüdüm. | TED | لقد ولدت و ترعرت في كوريا الجنوبية -عدوهم-. |
Güney Kore'nin, nükleer silah teknolojisinde ne kadar ilerlediğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف مستوى التطور النووي في "كوريا الجنوبية"؟ |
Şanslı olan birkaçı genellikle Güney Kore'deki ailelerine dönmek için kaçar. | Open Subtitles | بضعة محظوظون يهربون أساسا للإنضمام لأسرهم مرة أخرى (في (كوريا الجنوبية |
Evet vardı, ama onu Güney Kore'deki babasının yanına geri gönderdi. | Open Subtitles | نعم، لديها، ولكن قررت أن تعيده إلى (والده في (كوريا الجنوبية |