Birçok bilim insanı gibi, insanlarda genetik hastalıkları tedavi edebileceğimiz hatta belki de tamamen iyileştirebileceğimiz bir gelecek hayal ettim. | TED | مثل العديد من العلماء، قد حلمت في مستقبل نستطيع فيه أن نكون قادرين على علاج أو حتى ربما شفاء الأمراض الوراثية البشرية. |
Her an suikaste uğrama korkusuyla yaşayacağın bir gelecek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل كنت تأملين العيش في مستقبل تخافين فيه كل يوم من الأغتيال |
Sevdiğin kadın, neredeyse herkesin öldüğü berbat bir gelecekte kapana kısıIdı. | Open Subtitles | المراة التي تحبها محبوسة في مستقبل فظيع حيث مات الجميع تقريباً |
Çok uzak olmayan bir gelecekte, yıkık bir dünyada, geçmişi onun peşinde. | Open Subtitles | في مستقبل غير بعيد من الآن في عالم محطم ، مطاردة بواسطة ماضيها |
Bir grup matematikçi, filozof ve bilgisayar uzmanıyla çalışıyorum, diğer şeylerin yanında, oturup makine zekasının geleceği üzerine düşünüyoruz. | TED | أنا أعمل مع مجموعة من أخصائي الرياضيات والفلاسفة وعلماء الكمبيوتر، نجلس معًا نفكر في مستقبل ذكاء الآلة، و أمور أخرى. |
O çocuğun geleceğinde utanç verici bir basın toplantısı olacak bak. | Open Subtitles | أجزم بأنه سيكون هناك مؤتمر صحفي محرج في مستقبل ذاك الولد |
Son zamanlarda bütün paramı kaybedip, parlak bir gelecek planladım, ve kafamın içinde bir klasöre koyup | Open Subtitles | لقد خسرت مؤخراً جميع أموالي والأمل في مستقبل مشرق وقد نظمت كل هذا في ملف في رأسي |
Şansımızı deneyip daha iyi bir gelecek umut edeceğiz. | Open Subtitles | لكنّ يجب علينا أن نتفائل و نأمل في مستقبل أفضل. |
Çünkü bir ara, ki çok da uzak bir gelecek değil, kendine bir soru sorman gerekecek. | Open Subtitles | لأنه عند نقطة ما في مستقبل قريب سوف تطرح سؤالاً على نفسك |
Çünkü bir ara, ki çok da uzak bir gelecek değil, kendine bir soru sorman gerekecek. | Open Subtitles | لأنه عند نقطة ما في مستقبل قريب سوف تطرح سؤالاً على نفسك |
Kim "Cali'nin Beyefendileri"ni Pablo Escobar'sız bir gelecek düşündükleri için suçlayabilirdi ki? | Open Subtitles | و من يمكنه لوم أفراد كالي على البدء في التفكير في مستقبل بلا بابلو إسكوبار ؟ |
Çok uzak olmayan bir gelecekte, yıkık bir dünyada, geçmişi onun peşinde. | Open Subtitles | في مستقبل غير بعيد من الآن في عالم محطم ، مطاردة بواسطة ماضيها |
bir gelecekte ben ölüyorum, bir diğerinde ise binlerce, belki milyonlarca insan ölüyor. | Open Subtitles | في مستقبل ما أنا اموت وفي الآخر بدأ وكأن آلاف الأشخاص |
Ve buradaki oyunu bitirdiğimizde çok uzak olmayan bir gelecekte yarısı senin olacak. | Open Subtitles | وحين ننتهي هنا من هذه اللعبة بمكان ما في مستقبل غير بعيد سيكون نصفٌ منها لكِ |
Bazen, çoktan gerçekleşmiş bir gelecekte yaşadıklarına inanmamak zor geliyordu. | Open Subtitles | "أحياناً يجد إنه من الصعب تصديق" "أنهم يعيشون في مستقبل موجود فعلاً". |
Sen olası bir gelecekte yaşıyorsun, bu yüzden aşık olamazsın. | Open Subtitles | أنت مثلاً، تعيش في مستقبل مستبعد حدوثه إذن أنت لا تعيش ! |
Distopik bir gelecekte... | Open Subtitles | ...في مستقبل بائس |
Eminim ki burada, mesela; iklim değişikliği ve küresel ısınma veya internetin geleceği üzerine çalışanlar, bu konularda bir sonraki gelişmenin ne olacağı hakkında güçlü fikirleri olan insanlarla karşılaşmışlardır. | TED | أنا متأكد بأن الناس العاملون هنا , يقولون تغيير في البيئة و الدفئ العالمي , أو في مستقبل الإنترنت نواجه الناس الذين لدهم أراء قوية عن ماذا سيحدث لاحقا |
Internet'in geleceğinde güzellik görüyorum, ama bunları göremeyeceğimizden endişeliyim. | TED | انا ارى الجمال في مستقبل الانترنت لكن انا قلق اننا ربما لن نستطيع رؤية ذلك |