1995'te bir üniversite öğrencisi olarak, Boston'da çok yoğun bir hastanede hekimlerle aylarımı geçirdim, onlara şunu sordum, ''Hastalarınızın sağlıklı olmak için en çok ihtiyaç duyduğu şey nedir?'' | TED | كطالبة جامعة في عام 1995 قضيت أشهراً أخاطب المختصين في مشفى بوسطن ما الذي يحتاجه مرضاكم ليكونوا بصحة جيدة؟ |
Tavsiye mektubu olmadan başka bir hastanede düzgün bir iş bulamam. | Open Subtitles | لا يسعني الحصولُ على وظيفةٍ جيدةٍ في مشفى آخر بلا خطابِ توصية |
Patricia, Sacred Heart'ta olman bizim için büyük bir zevkti. | Open Subtitles | لقد سرّني كثيراً أن تكوني هنا في مشفى "القلب المقدّس" |
Presbyterian kilise hastanesindeki sürücünün durumu stabil. | Open Subtitles | حالة السائق مستقرة في مشفى نيويورك |
Bir kaç ay önce, yaşadığım yere yakın bir hastanenin acil servisine 40 yaşlarında bir kadın gelmişti ve getirildiğinde kendinde değildi. | TED | قبل بضعة أشهر, أتت امرأة ذات الـ 40 سنة إلى غرفة الطوارئ في مشفى قريب من مكان سكني, وقد أُحضرت وهي في حالة ضياع. |
Bir psikiyatri hastanesinde kalıyorum. Camdan dışarıyı izlemek yaptığımız şeylerden biri. | Open Subtitles | أنا أعيش في مشفى للأمراض النفسيّة التحدّيق من النافذة هو عملنا |
Ya da hastayı fluoroskopu olmayan bir hastanede ameliyat etmek zorunda kalırsanız? | Open Subtitles | أو لو اضطررتِ للتداخُلِ في مشفى لا يملكُ منظاراً ضوئياً؟ |
Bu yüzden tek bir hastanede bile iş bulamaman lazım! | Open Subtitles | لهذا لايمكنك الإحتفاظ بوظيفتك في مشفى واحد |
bir hastanede düzenli bir işe girmektense bu yaptığım riskliydi ama bir yıl içinde işim çok iyi gidiyordu ve daha önce hiç kazanmadığım kadar para kazanıyordum. | TED | لقد كان ذلك محفوفًا بالمخاطر، فلم أجد ولو يومًا واحدًا من العمل في مشفى أو عيادة ولكن في خضم عام، كان تمريني يؤتي ثماره وجلب عليّ المال كما لم أنَل أبدًا من قبل. |
Araştırma yapabiliriz belki daha iyi bir hastanede daha iyi doktorlarla... | Open Subtitles | لكنّ بوسعي التجوال والبحث عن أطباء أفضل في مشفى أفضل... |
Abby sıradan insanlar için olmayan bir hastanede tutulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قالت (آبي) أنّها احتُجزتْ في مشفى لكن ليست للناس العاديّين |
Onu bulduk. Geceleri 9 numaralı yoldaki bir hastanede tutuluyorlar. | Open Subtitles | ليلاً، يحتجزونهم في مشفى خارج الطريق 9 |
- Passavant ta çamaşırhanede. Bu mümkün değil! | Open Subtitles | أنها في مشفى "باسافانت" تعمل في غسيل الملابس. |
Hey, Transitions'ta tanıştığım şu tatlı kıza ne oldu? | Open Subtitles | مهلاً، ماذا حل بتلك الفتاة اللطيفة التي قابلتها في مشفى "ترانزيشانز"؟ |
New York'ta | Open Subtitles | كنت في مشفى سلون كيترينغ |
Sayın Başkan, St. Julian's hastanesindeki durumla ilgili bilgilendirilmişsiniz. - Doğru. | Open Subtitles | السيد الرئيس، أُخبرت أنه تم إعلامك بالوضع الراهن في مشفى (سانت جوليان) |
Finch St. George hastanesindeki Susan McNally'i bir araştırır mısın sana zahmet. | Open Subtitles | "سوزان مكنالي))" "مقاطعة (فاتنم)" (}فينش)، أيمكنُكَ البحث عن (سوزان مكنالي) في مشفى (سانت جورج)؟ |
Sabine'in hastanesindeki doktorlar sana bunu hatırlatmanın zarar vereceğini düşündü. Hamile olduğuma emindim. | Open Subtitles | الأطباء في مشفى (سابين) شعروا أن تذكيرك سوف يأتي بنتائج عكسية أقنعتوني بأنني حبلى |
hastanenin AIDS koğuşunda gönüllü olup... ölüm döşeğindekilere kitap okumuş. | Open Subtitles | لا لا لا أظن انكم تفهمون يا شباب لقد كان مواطنا مثاليا لقد تطوع هذا الرجل في مشفى السجن جناح مرضى الايدز |
Bakın, hastanenin koma servisinde gönüllüyüm. | Open Subtitles | انظر , أنا أتطوّع في مشفى المقاطعة فيجناحالغيبوبة. |
Başımızı salladık ve yarım ağızla güldük, sonra kendimi nasıl olup da dağ kasabasındaki bir hastanenin ruh sağlığı polikliniğindeki ortak alandaki bir yemek masasında bulduğumu anlatma sırası bana geçmişti. | TED | فأومأنا حينها وابتسمنا نصف ابتسامة، وبعدها أصبح دوري للحديث عن رحلتي إلى طاولة طعام في منطقة المجتمع الصحي في جناح الصحة العقليّة في مشفى مدينة جبليّة. |
Sen hapishane hastanesinde çalıştığından dolayı, hap satıyorsun. | Open Subtitles | أنت، لأنكَ تعملُ في مشفى السِجن أنتَ تبيع الأدوية |