Kazadan yaklaşık bir yıl sonra burada Hukilaha kafede tanıştık. | Open Subtitles | تقابلنا هنا في مقهى هوكيلاو بعد عامٍ تقريباً من الحادث |
Öğlen tatilimi sahildeki köşede, küçük bir kafede yalnız geçirdim. | Open Subtitles | قضيت وقت الغداء لوحدي في مقهى صغير في زاوية المعرض |
Bay Kramer, Monk'un kahve dükkanında sizinle öğle yemeği için program yapmak istiyor. | Open Subtitles | يود السيد كرايمر تحديد موعد للغداء معك في مقهى مونك. |
Beni bulmak isteyen varsa aranızda yarın saat öğleden sonra 2'de Gold Street Cafe'de olacağım. | Open Subtitles | أين أحد يريد أن يجدني؟ سوف أكون غدا في مقهى الشارع الذهبي عند الساعة الثانية |
Çok uzun yıllar önce, South Side Walnut Kafe'de çalışıyordum ufak bir lokanta ve orada bulunduğum zaman içerisinde militanlaşan lezbeiyen sürecine girdim: koltukl altlarını traş etmemek, Ani Difranco'nun sözlerini kabul edip, alıntılar yapmak. | TED | منذ بعض سنوات مضت، كنت أعمل في مقهى ساوث سايد والنات. وهو مطعم محليّ في المدينة، وأثناء عملي، كنت أمرّ بفترات نضال شديد للمثليّة الأنثوية: كعدم حلاقة إبطيّ الاقتباس من أغاني 'أني دي فرنكو' كتراتيل. |
Onunla bir kahvecide buluşamaz mıydın? | Open Subtitles | ألم يكن علينا الإجتماع في مقهى ؟ |
Köşedeki kafede harika bir gün. Gerçekten kendini ikna ettin. | Open Subtitles | يوم مثاليّ في مقهى ركن، إنّك حقًّا تفوّقت على نفسك. |
Arkadaşınızla bir kafede oturduğunuzu, havadan sudan konuştuğunuzu düşünün. | TED | فكّر في الجلوس مع صديقك في مقهى وقيامك بمجرد محادثة خفيفة. |
Fakat bunu bir kafede, sokakta düşünmeden söylemekle adınızı yazıp altına imza atarak bir cezayı onamak arasında fark vardır. | Open Subtitles | ولكن هناك أختلاف بين قول ذلك في مقهى أو شارع بدون تفكير وتوقيع الحكم بيديك وأسمك الثلاثي |
Bu sıcak kafede neden şu gülünç montu giydiğin anlaşıldı. | Open Subtitles | بأنّ لِماذا أنت ما زِلتَ تَلْبسُ تلك السترةِ في مقهى مَزيد تسخينِ؟ |
- Nadir, sıkıntı yaratacak bir ilacı iki yıl önce kahve dükkanında tanıştığınız birine mi veriyordunuz? | Open Subtitles | بقيتَ تصف دواءً نادراً فعّالاً لشخص قابلته مرّة في مقهى قبل سنتَين؟ |
Bir kahve dükkanında amatörler gecesi var. | Open Subtitles | نعم.. انها حفلة ليلية مفتوحة في مقهى |
Birçok öğrencimizin kendi grubu var ve her yaz bir araya gelip Rosemary Cafe'de müzik yarışması yapıyoruz. | Open Subtitles | الكثير من الطلاب لديهم فرقهم الخاصه نجتمع سوياً كل صيف لـمواجهة الفرق في مقهى روزميري. |
Saat 12:45'de McDougall'da Kafe Reggio'da olacağım. | Open Subtitles | سأكون في مقهى رجيو في شارع مكدوجال الواحدة إلا ربعا |
Şartlı tahliye memuru onu bir kahvecide işe sokmuş. | Open Subtitles | وحصلت على عمل في مقهى. |
Birkaç hafta sonra, Starbucks'ta buluştuk, bağrıma taş basıp, hemen bütçe konusunda konuşmaya başladım: | TED | وبعد أسابيع، التقينا في مقهى ستاربكس، وبدأت مباشرةً الحديث عن وضع الميزانية بشكل صارم ومحب. |
Pensilvanya kuzey caddesinde bir internet kafedeler. | Open Subtitles | في مقهى للانترنت في الشارع الشمالي "بنسلفانيا". |
- Kalabalık bir cafede buluştular, oturmak için bile yeterli zamanları yoktu. | Open Subtitles | وقابلوه في مقهى مزدحم لكن لم يستطيعوا الجلوس معه وقتاً كافياً |
Bir kahve evinde tanıştığı bazı yaşlı adamlarla. | Open Subtitles | مع بعض الرجل الأكبر سنا أن التقت في مقهى. |
Kenny, ağzına tükürdüğüm bir kahve dükkânında çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل في مقهى وضيع |
Ilya gününü Eldorado Kafesinde dostlarıyla geçirdi. | Open Subtitles | يقضى ليلاى معظم وقته في مقهى الدرادو مع حرسه الخاص |
Çok sayıdaki elektronik aygıtımı şarj edebilmem için uzatma kabloları ve şarj cihazları bulunan, civardaki bir kafeye varan ilk kişi olmak da benim için aynı ölçüde önemliydi. | TED | لقد كان عصيبا بالنسبة لي لأكون أول شخص في مقهى قريب مع امدادات أسلاك و أجهزة الشحن لتغذية آجهزتي المتعدّدة. |