Hiçbir zaman oyunlarıma gelmedin. Hiç sette beni ziyaret etmedin. | Open Subtitles | لم تحضر مسرحياتي قط ولم تزرني في موقع التصوير قط |
Neden? Çünkü sette kadınların da olduğundan emin oluyor. | TED | لماذا؟ لأنها تضمن وجود نساء في موقع التصوير. |
Yarın sette görüşelim, o zaman konuşuruz. | Open Subtitles | سأقابلك في موقع التصوير غداً وسنتحدث بالأمر |
sette yaptığın konuşmalar. | Open Subtitles | الكلام الذي كنتي تقولينه في موقع التصوير |
14 Mayıs'ta, Marilyn üçüncü kez sete geldi. | Open Subtitles | في يوم 14 مايو، ظهرت مارلين للمرة الثالثة في موقع التصوير |
Sen neden settesin? | Open Subtitles | ولِمَ أنت هنا في موقع التصوير أصلا؟ |
sette gerginlik arttı ve Marilyn güvendiği ekibin desteğini kaybetmeye başladı. | Open Subtitles | تكدست التوترات في موقع التصوير و بدأت مارلين تفقد دعم الطاقم التي أصبحت تعتمد عليه |
Peter, yavaşla. Brian bütün gün sette olacağını söyledi. | Open Subtitles | بيتر ، تمهل ،براين قال انه سوف يكون في موقع التصوير طوال اليوم |
sette vakit öldürmek için ekibin resimlerini çekerim. | Open Subtitles | هي أحد الأشياء التي أقوم بها لقضاء الوقت في موقع التصوير |
Marissa ile dışarıda, sonra da Los Angeles'a geri gitmek zorundaydı çünkü sette olması gerekti. | Open Subtitles | في الخارج مع ماريسا ومن ثم اضطرت إلى اللحاق بالطائرة العائدة إلى لوس أنجيليس لأنها لابد أن تتواجد في موقع التصوير |
Annem sette onunla konuşuyordu. | Open Subtitles | كانت والدتي تتحدّث معه بوقتٍ سابق في موقع التصوير |
Filmi izleyebilir ama onu sette görmek istemiyorum. | Open Subtitles | بإمكانه مشاهده الفيديو ولكن لا اريده ان يكون في موقع التصوير فحسب |
Ayrıca sette tuvalet bile yok! | Open Subtitles | ولا يوجد حتى حمّاماً واحداً في موقع التصوير. |
- Aman Tanrım! sette miyim şimdi ben? | Open Subtitles | أوه يا إلهي، هل أنا في موقع التصوير الآن ؟ |
Küçük bir ekipti, sette birlikte çok zaman geçirirdik. | Open Subtitles | كنا طاقم صغير ، وقضينا الكثير من الوقت معها في موقع التصوير |
sette bir sürü oyuncak oluyor! | Open Subtitles | وقتها يكون هنالك العديد من الألعاب المسلية في موقع التصوير |
Tek söyleyebileceğim, oyuncuların sette hepimiz bir araya geldiğimizde büyük bir aile gibi olması. | Open Subtitles | حسنًا, كُل ما يمكنني قوله عن طاقم الممثلين, إننا عندما نكون في موقع التصوير معًا, نتصرف كعائلة كبيرة واحدة. |
Mesela sette olduğumuzda ve çekim başlamak üzereyken yardımcı direktör ''Başlıyoruz!'' | TED | مثلًا، عندما أكون في موقع التصوير ونحن على وشك التصوير وينادي المخرج المساعد الأول "الكاميرا جاهزة"، |
Dün sizi sette görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتك في موقع التصوير في الأمس |
Nihayet sete gelmişti. | Open Subtitles | أعني، أننا أخيرا رأيناها في موقع التصوير |
Sen her gün Denise'le settesin. | Open Subtitles | أنت ترى "دينيس" في موقع التصوير يومياً. |
Yine de, biliyor musun... bir porno setinde bulunmak konusunda endişelerim var. | Open Subtitles | أيضاً على أن أقول, أتعلم ماذا؟ أنا قلقٌ نوعاً ما حيال تواجدي في موقع التصوير الإباحي ذلك |
Her şey film setinden ibaretti. Sizde sadece bir aktör. | Open Subtitles | كل شيء كان في موقع التصوير , وأنت فقط ممثل |
Marilyn belki hastaydı ama gözü ve kulağı setteydi. | Open Subtitles | كانت مارلين غائبة و مريضة لكن كان لها مراقبين في موقع التصوير |