"في موقفٍ" - Traduction Arabe en Turc

    • bir durumda
        
    • bir duruma
        
    • yerde rezil rüsva
        
    Bence insanlık için en büyük uyarı bizim güvenilmez bir durumda oluşumuzç TED في رأيي هذا هو أبرز رايات الخطرالحمراء لتُنذِر الإنسانية بأننا حقاً في موقفٍ حرج متزعزع.
    Böyle bir durumda sayabileceğim tek kişi sensin. Open Subtitles إنك الشخص الوحيد الذي أعتمد عليه في موقفٍ كهذا
    Demek istediğim, böyle bir durumda kendini kaybetmeyenin bir tahtası eksiktir. Open Subtitles أعني, أنَّ أيَّ شخصٍ لا يرتعبُ في موقفٍ كهذا فهو غيرُ طبيعيٍّ
    - Kendini çok korkunç bir duruma soktu. Open Subtitles إنّه أمر فظيع ، كونه يضع نفسه في موقفٍ كهذا أجل
    Beni çok garip bir duruma soktun şu an. Open Subtitles حسنًا ، الآن أنتَ وضعتني في موقفٍ محرج
    Avludaki şu dövüş gösterin. Zavallı Artie Yanowski bir başına yerde rezil rüsva oldu. Open Subtitles فوزكَ الزهيد في الباحة وضعكَ في موقفٍ لا أمل فيه.
    Kasabın orada kendimi mahcup bir durumda buldum. Open Subtitles ،ما هو أكثر من ذلك ...أنني وجدت نفسي في موقفٍ غريب عند محل الجزار
    Böyle bir durumda ne yapacağını düşünmeye çalışıyorum ama... Open Subtitles حاولتُ أن أفكّر فيما قد تفعلهُ في موقفٍ كهذا، ولكن...
    Böyle güç bir durumda bile soğukkanlılığını koruyarak iki ihtimali de değerlendirip doğru seçimi yapabildin. Seni özel kılan da bu yanın. Open Subtitles "تمكّنتَ من تبيّن حلٍّ يُرضي الجميع في موقفٍ بالغ العُسرة، وهذا ما يجعلكَ مُميّزاً"
    Onlar, sıra dışı bir durumda olan sıradan insanlardı. Open Subtitles كانوا أناس عاديين في موقفٍ إستثنائي.
    Ve belki de, daha güvenilir bir temelde olmak istiyorsak gerçekte istediğimiz, bizi orada yönlendirmede yardım edecek, ilk etapta bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyecek, ve belli bir durumda ne yapacağımızı nasıl bileceğimize yardım edecek ahlaki bir çerçevedir. TED أو ربما ، لنقف بأقدامٍ راسخة ، ما نريده حقا هو إطار أخلاقي من شأنه أن يساعدنا في ذلك ، إطارٌ من شأنه أن يبين لنا ما هو الفعل الصواب والفعل الخطأ في المقام الأول ، وكيف لنا أن نعرف كيف نتصرف في موقفٍ ما.
    Kötü bir durumda olan iyi bir adamsın sen. Open Subtitles انتَ رجلٌ جيد في موقفٍ سيء
    Elliot şu anda çok zor bir durumda. Open Subtitles إليوت) في موقفٍ صعبٍ جداً الآن)
    Aynen Sam, bu bizi tuhaf bir durumda bırakıyor. - Yok. Open Subtitles نعم، (سام) هذا يضعنا في موقفٍ حرج هنا ؟
    Aynen Sam, bu bizi tuhaf bir durumda bırakıyor. Open Subtitles نعم، (سام) هذا يضعنا في موقفٍ حرج هنا ؟
    - Arama sebebim çok kötü bir durumda olmam. Open Subtitles في موقفٍ مُحرج
    Kötü bir duruma yakalanan güzel insanlar mısınız? Open Subtitles بأنكم أشخاص جيدون تورّطتم في موقفٍ سيء
    Bizi çok biçimsiz bir duruma soktun. Open Subtitles وضعتينا في موقفٍ محرج ٍ جداً
    Beni zor bir duruma sokuyorsunuz. Open Subtitles أنتم تضعوني في موقفٍ صعب.
    Avludaki şu dövüş gösterin. Zavallı Artie Yanowski bir başına yerde rezil rüsva oldu. Open Subtitles فوزكَ الزهيد في الباحة وضعكَ في موقفٍ لا أمل فيه.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus