Onlardan birisi bu sabah bir çift ayakkabı ve biraz ekmekle döndü. | Open Subtitles | أحدهم في هذا الصباح أخذوا حذائه وبعض الميزان |
Çünkü bu sabah bir adamdan tabloyu ücretiyle satacağına dair bir telefon aldım. Kimdi o? | Open Subtitles | لأنّي تلقّيتُ إتّصال من رجل في هذا الصباح قال أنّه بحوزته بمٌقابل مادّي. |
bu sabah bir şey onların durmalarına sebep oldu. | Open Subtitles | في هذا الصباح على وجه الخصوص، شيءٌ أعاق طريقهم. |
Sabah sabah ölümden bahsetmene ne gerek var? | Open Subtitles | ولم يجب أن نتحدث عن الموت في هذا الصباح ؟ |
Sabah sabah içtiniz mi? | Open Subtitles | أنت سكران؟ في هذا الصباح ؟ |
Bu sabahki tirajımızın New York gazetelerini geride bıraktığını öğrenmek sizleri sevindirecek sanırım. | Open Subtitles | سأجعلكم سعيدين لتتعلموا ان توزيعنا في هذا الصباح كان الاعظم في نيو يورك 684,000 |
Bu sabahki tahkikat beni çok üzdü. | Open Subtitles | لقد كنت منزعجة من جلسة التحقيق في هذا الصباح |
Daha bu sabah bir tane basmadık mı? | Open Subtitles | -لكننا أصدرنا للتو واحدا في هذا الصباح |
Ben gitmeliyim çünkü Noah bu sabah bir banka soyuyor ve ben de o kaçarken şoförlük edeceğime söz verdim, bu yüzden sonra görüşürüz. | Open Subtitles | علي أن أغادر لأن نواه) سيقوم باختلاس بنك في هذا الصباح ) و لقد وعدته بأنني سأساعده بقيادة سيارة الهروب. |
bu sabah bir kargom var. | Open Subtitles | وصلتني شحنة في هذا الصباح |
Bu da ne Sabah sabah? | Open Subtitles | ما الامر في هذا الصباح الباكر |
Sabah sabah nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | الى اين تذهب في هذا الصباح |
Oğlumu buradan çıkartmalıyım. Benim şu anki önceliğim Bu sabahki araba. | Open Subtitles | ما يهمني هو السيارة في هذا الصباح "في "ريو دو روسيا |
Bu sabahki kargaşaya mı karıştı? | Open Subtitles | هل كان جزءً من المشاجرة في هذا الصباح ؟ |
Bu sabahki talihsiz olayların ışığında Başkan Heller bir şeyler söylemek istiyor. | Open Subtitles | في ضوء ما حدث في هذا الصباح يود الرئيس (هيلر) الإدلاء ببعض الكلمات. |