bu yerlerde çalışan seks işçileri, tutuklanmak veya riskli seks arasında zorlu bir seçim yapmak zorunda kalıyorlar. | TED | محترفو الجنس الذين يعملون في هذه الأماكن مجبرون على القيام باختيار صعب بين مخاطر الاعتقال أو التعرض لمخاطر الجنس. |
Sürücü olmak can sıkıcı bir durum, bu yerlerde bir yaya olmak da can sıkıcı bir durum. | TED | ستصبح القيادة مزعجة، وسيصبح المشي كذلك مزعجًا في هذه الأماكن. |
Ve bu yerlerde, Molalar ülkeleri çevreleyen ağlarda yakalanıyor. | TED | وأكثر في هذه الأماكن ، ويتم القبض على شبكات Molas في مجموعة هذه الدول ذلك السطر. |
Asla öyle yerlerde yaşayamam ben. | Open Subtitles | -مستشفى؟ كلا ، لن أعيش أبداً في هذه الأماكن |
Böyle yerlerde de sıcak hava mı üflüyorlar nedir! | Open Subtitles | كأنهم يرفعون درجة الحرارة في هذه الأماكن |
Dört özel bölgeden sonra, aynı anlamda açık olan, ve insanların tercih edebilecekleri, sundukları avantajlar nedeniyle akın ettikleri bu yerlerde neticede başarılar gösteren 14 kıyı şehri oluştu. | TED | بعد أربع مناطق خاصة ، كان هناك 14 موقع ساحلي ، والتي فتحت لنفس الغرض. وفي نهاية المطاف أثبتت النجاحات في هذه الأماكن التي يستطيع الناس فيها الانخراط ، نظرا للمزايا التي عرضت عليهم. |
Julian'ı bu yerlerde bulabileceğimi düşündüğüme inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني ظننت أني قد أجد جوليان) في هذه الأماكن) |
Asla öyle yerlerde yaşayamam ben. | Open Subtitles | -مستشفى؟ كلا , لن أعيش أبداً في هذه الأماكن |
Böyle yerlerde asla sana servis yapacak birini bulamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الحصول على أحد لخدمتكِ في هذه الأماكن |