Ve para kazanmak için bir fırsat gören girişimci olmak yerine, Şehir merkezinde bir katalizör olma imkanı gördüler. | TED | وذلك بدلا من كونها المطور الذي يرى فرصة لكسب المال ، ورأوا القدرة على أن تكون حافزا في وسط المدينة الخاصة بهم |
Bugün dağıtım yaparken şehir merkezindeki bir binaya birkaç paket bıraktık. | Open Subtitles | في طريقنا اليوم اوصلنا طرود عديدة إلى مبنى في وسط المدينة |
Kız kardeşimin arkadaşı evleniyor ve şehir merkezinde davet veriyorlar. | Open Subtitles | افضل اصدقاء أختي قد تزوج، ولديهم حفل في وسط المدينة |
Bak, Şehirdeki gizli bir sığınakta tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | إسمع, أنا محجوزة في منزل الأمان في وسط المدينة |
Şehirde bir ortağım var. | Open Subtitles | لدي شريك في وسط المدينة , وهو الذي يدير المركز الرئيسي لـ ويسترن يونيون |
- Geçen gün bize, bir arkadaşınızla Midtown'da yemek yediğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | ذلك اليوم أخبرتينا أنكِ كنتِ في عشاء مع صديق في وسط المدينة |
Tamam, dostumuz Bass, 1987'de kat mülkiyetine çevirmek için, Şehir merkezinde bir bina aldı. | Open Subtitles | حسنا , في عام 87 , صديقك باس اشترى مبنى في وسط المدينة لتحويله الى شقق خاصة. |
Şehir merkezinde bir şey inşa edip üstüne adını yazdır suç oranını azaltıp okullardan uzak dur. | Open Subtitles | شيّد مبنًا في وسط المدينة وأطلق عليه إسمك أخفض معدّل الجرائم وابتعد عن المدارس |
Şehir merkezinde bir motosiklet arıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يبحثون عن دراجة بخارية في وسط المدينة |
Scott'ın kredi kartı kayıtları şehir merkezindeki bir barın sürekli müşterisi olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | بطاقة ائتمان سكوت تبين انه يتواجد بشكل منتظم في حانة في وسط المدينة |
Bugün dağıtım yaparken şehir merkezindeki bir binaya birkaç paket bıraktık. | Open Subtitles | في طريقنا اليوم اوصلنا طرود عديدة إلى مبنى في وسط المدينة |
Bir keresinde şehir merkezinde 40 dakika bekledim ve kimse beni almadı. | Open Subtitles | توقفت مرة في وسط المدينة لأربعين دقيقة و لم يأخذني أي شخص |
Özellikle de şehir merkezinde fuhuş ve uyuşturucu kullanımı arttı. | Open Subtitles | خاصة المرتبط بتسهيل الجنس و استخدام المخدرات في وسط المدينة |
Onların hepsi Şehirdeki imza gününe katılacaklar. | Open Subtitles | انهم جميعا في وسط المدينة في توقيع الكتاب. |
Şüpheli Şehirdeki çöplüğün çok riskli olduğunu anlamış olabilir. | Open Subtitles | ربما إكتشف أن صندوق النفايات في وسط المدينة كان مخاطرة كبيرة |
Şehirde çalışıyor Massie Oto Tamircisinde. | Open Subtitles | يعمل في وسط المدينة في مرآب ماسي للسيارات يدعى تانر ساذر لاند |
Midtown'da içi para dolu bir kasanın şifresi var içinde. | Open Subtitles | هذه أرقام سرية لخزانة في وسط المدينة تحوي حقيبة مليئة بالمال |
şehrin ortasında başka bir evrene çıkan bir yarık açamayız. | Open Subtitles | لا يمكن فتح الصدع إلى آخر العالم في وسط المدينة |
Kaldırılıncaya kadar Merkezde lobideydi. CESARET MADALYASI | Open Subtitles | كانت معلقة في ميدان في وسط المدينة حتي شكلوها مرة اخري |
Merkezdeki bir ofisin çatısına tırmandım, güneş doğuyordu. | Open Subtitles | تسلقت إلى سطح أحد المكاتب الموجودة في المباني في وسط المدينة للإستلقاء في نفس الوقت الذي بدأت تشرق فيه الشمس |
Direksiyondan vites kutusu pistte ya da yarışta iyi iş çıkarıyor ancak şehir içinde bunların hepsi işe yaramaz. | Open Subtitles | ناقل الحركة"التبترونك" الخاص بها يعمل جيدا على الحلبة و أيضًا على الطرق السريعة،لكن في وسط المدينة لا فائدة منها |
Dinle bunu bitirdikten sonra, sana bir adres vericem Şehir merkezi'nde saat tam 7:30'da. | Open Subtitles | اسمعي ... عندما أنتهي من هنا سأعطيك عنوان في وسط المدينة الساعة التاسعة والنصف تماماً |
- Central City'ye düşen gemiden aldık. | Open Subtitles | حصلنا عليه من السفينة التي تحطمت في وسط المدينة. |
Bunu Şehir merkezinden bir antik satıcısı getirdi. | Open Subtitles | تاجرة قطعة عتيقة في وسط المدينة جاءت بهذا. |
Godfrey bir kaç saat önce Şehir merkezindeymiş. | Open Subtitles | يبدو أن (غودفري) كان في وسط المدينة منذ بضع ساعات |
Onu şehir merkezine götürmeliyiz. | Open Subtitles | وهذا هو وهكذا تسير الامور. علينا أن نأخذ في وسط المدينة لها. |