Michael, bildiğin üzere saldırı modunda sadece iki yolcu alabilirim. | Open Subtitles | مايكل ، كما تعلم ، في وضعية الهجوم أنا يمكن أن أستوعب راكبين فقط |
O bu aralar çiftlik yüzünden düşüşte. Kriz modunda. | Open Subtitles | إنه في ضائقة مالية الان بسبب المزرعة إنه في وضعية الأزمات |
Farklı bir pozisyonda, o yüzden sıkı ittir. | Open Subtitles | -حسناً إنها في وضعية أكثر صعوبة لذا عليك الدفع بقوة أكثر الآن -حسناً |
Bebek farklı bir pozisyonda olabilir. | Open Subtitles | الطفل من الممكن ان يكون في وضعية غريبة |
Tek şüpheli davranışın senin onun cesedini aşağıya sürükleyip onu yemek yiyor pozisyonuna sokman. | Open Subtitles | التصرف الوحيد المشكوك به ..كان عندما سحبت جثته للاسفل؟ وعدلت جسده في وضعية تناول الطعام |
Öyle bir durumdayım ki, hiçbir anne oğlunu böyle görmemeli. | Open Subtitles | أنا في وضعية لا يجب أن ترى الأم ابنها فيه |
Başkentin 12 bombardıman uçağı 3. sektör üzerinde saldırı pozisyonu aldılar. | Open Subtitles | هناك 12 من فجرين الكابيتول يتجهون للقطاع الثالث في وضعية الهجوم |
İnan bana, böyle bir durumda esaslarımızı korumak için elimizden gelenin en iyisini yaparız. | Open Subtitles | صدقيني في وضعية كهذه فنحن نبذل قصار مجهودنا للتحقيق في كافة الجوانب. |
Yönetici modunda otodokun "Stabilize Et ve Askıya Al" diye bir modu ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | في وضعية الأوامر، اتضح أن هناك خيار في الطبيب الآلي يدعي "الإستقرار والتعليق" |
- Bomba geri sayım modunda. | Open Subtitles | -القنبلة في وضعية العد التنازليّ . -ماذا؟ |
Oyun modunda takılı kaldım. | Open Subtitles | أنا عالق في وضعية اللعب |
- Çok rahat bir pozisyonda. | Open Subtitles | في وضعية مريحة جدا. |
Anna'nın yüzü de şöyle garip bir pozisyonda... | Open Subtitles | و وجه (آنا) في وضعية مضحكة ما, مثل: |
Flaplarınızı iniş pozisyonuna getirin. | Open Subtitles | الى أسفل اللوحة مرة ثانية لتصبح في وضعية الهبوط |
Bizi havalanma pozisyonuna getirir misiniz? | Open Subtitles | هل تريد أن تضعنا في وضعية الإقلاع |
Bilincinizi kaybettiğinizde, sizi PLS pozisyonuna getirdim. | Open Subtitles | لو كنت بقيت غائبة عن الوعي (لأبقيتك في وضعية ( بي إل إس |
Evet, muhtemelen üzgün gözüküyorum oldukça karmaşık bir durumdayım. | Open Subtitles | علي أن أبدو حزينا لأنني في الحقيقة في وضعية معقدة جدا |
Garip bir durumdayım o yüzden söylemem gerekeni söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا في وضعية مُريبة لذا ساخبرك بما يجب عليّ قوله ماحدث بنهر "هادسن" هذا الصباح |
Tamam, mutlu bir durumdayım. | Open Subtitles | حسناً، أن في وضعية ممتازة |
Hayır, öyle olsam, kocam öğrenince yine geçen seferki gibi fetüs pozisyonu alacak diye ödüm patlardı. | Open Subtitles | كلا, لأنني لو كنت, كنت سأفزع ماذا إن كان زوجي قد تشنج في وضعية قاتلة مثلما فعل المرة السابقة |
O zaman, kendimi tuhaf bir durumda buldum. | TED | في ذلك الوقت وجدت نفسي في وضعية غريبة. |