Açıkçası, bunda diğerlerinden oldukça iyi bir yerdeydik. | TED | لذلك ، من الواضح أننا كنا في وضع أفضل كثيرا لهذا الغرض. |
Kanadalılar beklediğimden daha iyi durumda. | Open Subtitles | يبدو أن الكنديين هم في وضع أفضل مما كنت أتصور |
durdurulur ve skor yapabilecek daha iyi durumda olan bir arkadaşına topu geçirmelidir. | Open Subtitles | يحصل تطوقه في وانها لتسليم لآخر... عضو الذي هو في وضع أفضل للتسجيل. |
Her neyse, bu ufaklığı iyi durumda gördüğüme sevindim. Üstelik konuşmaya da başlamış. | Open Subtitles | على أي حال سررت لرؤية هذه الصغيرة في وضع أفضل وتتكلم |
Haydi ama, buraya gelmeseydik Pegasus... - ... Galaksisi daha iyi olmazdı. | Open Subtitles | أوه، هيا، ليس هناك مجال بأن مجرة بيغاسوس ستكون في وضع أفضل لو لم نأتي هنا |
Bu seni vesayet hakkı konusunda daha iyi bir konuma getiriyor. | Open Subtitles | هذا يجعلكِ في وضع أفضل بالنسبة للحجز القضائي |
Bunun amacı da sonraki demet sırasında daha iyi bir durumda olmasını sağlamak. | Open Subtitles | والهدف من هذا هو أنه سيكون في وضع أفضل للشعاع المقبل |
Hayır, telkin edici bir dille daha iyi düzeyde olabilirdin diyorum. | Open Subtitles | لا، انها طريقتي في الاقتراح . كان لك ان تكون في وضع أفضل. |
Eğer sınavlarını geçersen, ona yardım etmek için daha iyi bir yerde olacaksın. | Open Subtitles | لكن إذا نجحتِ في الإمتحانات فستكونين في وضع أفضل لمساعدته |
Bulduğundan daha iyi bırak, şerefsiz. | Open Subtitles | اترك المكان في وضع أفضل مما وجدته عليه، أيها المغفّل |
Artık kafamı sıkıntılarımızdan alacak bir işim olduğu için ve aynı zamanda da seninle birlikte yapabileceğim için iyi demek az kalır. | Open Subtitles | الأن ولدي شيء ما لأشغل به نفسي من وضعنا وتتصل بي في نفس الوقت أجل نحن في وضع أفضل من الجيد |
Ayrıca, şu an bizden daha iyi durumda. | Open Subtitles | إذا كان لنا أن ننفصل، نحن نجتمع مجدداً في قارب النجاة. الى جانب ذلك، انه في وضع أفضل بكثير مما نحن عليه. |
Zika salgınına gelince, Kuzey Amerika'da konumlanmış olmamız iyi, çünkü burası hâlâ biraz fazla soğuk ve iyi bir kamu sağlığı sistemimiz var. | TED | وباء زيكا الآن-- نحن في شمال أمريكا في وضع أفضل لأنه ما زال الأمر هادئاً ساكناً قليلاً ولدينا نظام صحي عام أفضل. |
Sizi temin ederim ki... şu anda daha da iyi durumdayım. İnanılmaz! | Open Subtitles | ...أنا يُمْكِنُ أَنْ أُطمأنَك أَنا في وضع أفضل الآن |
Olduğumuzdan daha iyi bir durumda değiliz. | Open Subtitles | إننا لسنا في وضع أفضل من السابق |
Yardım etmek için daha iyi bir durumdayım. | Open Subtitles | أنا في وضع أفضل لتقديم المساعدة |
Dokuz kilo verdi, kondisyonu daha iyi. | Open Subtitles | rlm; إنه أخف وزناً بـ9 كيلوغرامات، rlm; وهو في وضع أفضل. |
Sizi ön yargı ve taraflılığın doğal olduğuna, çoğunlukla rasyonel ve hatta etik olduğuna ikna etmek istiyorum. Bunu bir defa anlarsak bunlara dair şeyler yolunda gitmediğinde, kötü sonuçlandığında onlardan anlam çıkarabilmemiz için ne yapılacağını bilmek için daha iyi bir noktada olacağımızı düşünüyorum. | TED | أريد محاولة إقناعكم أن التعصب والتحيز طبيعيان، وهما غالبًا عقلانيان، وهما في الغالب أخلاقيان حتى، وأعتقد أنه بمجرد أن نستوعب هذا، سنكون في وضع أفضل لنصحح لهم حين يذهبون للطريق الخطأ حين يحصلون على عواقب رهيبة، ونكون في وضع أفضل لنعرف ما نفعل حين يحدث هذا. |
Gözlerim biraz daha iyi. | Open Subtitles | أعتقد أن عيناي في وضع أفضل. |
Abbot Prodüksiyonunda yer almış olsaydım, çok daha iyi olacaktı. | Open Subtitles | كنت سأصبح في وضع أفضل بكثير (لو اشتركت في مشروع (أبوتي |