Galler'deki küçük bir kasaba yaşamını anlatıyor. Beş Oscar kazandı. | Open Subtitles | تصوير جميلة للحياة في بلدة " صغيرة في " ويلز |
KDH'in Galler'de kurduğu fabrika Fransa'da kurulmuş olabilirdi. | Open Subtitles | تلك نباتِ كْي دي إتش بَنى في ويلز كان يُمكنُ أنْ يَذْهبَ إلى فرنسا. |
Galler'de madenci çoktur. Yahudi pek yoktur. | Open Subtitles | هناك الكثير من عمال الفحم لكن ليس هناك الكثير من اليهود في ويلز |
Galler'deki atalarımızla birlikte gömmemiz gereken bir gelenekti. | Open Subtitles | لقد كان تقليداً كان يجب أن ندع يموت ويُدفَنْ مع أسلافنا في وطننا بعيداً في ويلز |
Umarım Galler'de güvende olurlar. Ya siz? | Open Subtitles | اتضرع إلى الله أن تنعما بالسلامه في ويلز |
Sadece eğlenmek istiyorum. Galler'de bunu yapamayacağım. | Open Subtitles | ,لقد جئت هنا لأتسلى و أضحك فحسب لن يكون بوسعي أن أفعل أي من هذا في ويلز |
Galler'de dondurma dükkanı işleten bir sürü İtalyan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الايطاليين في ويلز الذين يديرون محلات الآيس كريم. |
Galler'de bir geleneğimiz vardı: Misafirperverlik. | Open Subtitles | كان من عرفنا في ويلز أن نقوم بتكريم ضيوفنا .. |
Galler'de Corgi'ler çiftçilerin koruyucusuydu. | Open Subtitles | "أجل, في "ويلز" كان الكلب الـ "كورغي هو حامي المزارع |
Bu da Gwen'di. Galler'de olduğunuz anlamına geliyor bu. | Open Subtitles | حسناَ هذه " قوين " مما يعني أنكم في " ويلز " |
Buckingham ve Tudor are Galler'de buluşacaklar. | Open Subtitles | باكنغهام وتيودر سيتقابلان في ويلز |
Buluşma noktası Galler'de, Ve ben ilk gelişimdeydim, | Open Subtitles | "ونقطةُ التجمع كانت في "ويلز وكنتُ أوّل الواصلين |
[AB Fonu: Galler'de yatırım] (Kahkahalar) Şehri gezdikçe tuhaf bir hisse kapıldım. | TED | [تمويل الإتحاد الأوروبي:الاستثمار في ويلز] (ضحك) تملكني شعور غريب من عدم الواقعية، أنا أتجول في المدينة. |
Bunun gibi aletler, Galler'deki kömür madenlerinde kullanıldı. | Open Subtitles | النوع الذي يستعملونه في مناجم الفحم في (ويلز). |
Galler'de yaşayan bir arkadaşımla. | Open Subtitles | تلقيت مكالمة هاتفية من صديقة لنا تعيش في (ويلز) |
Onların Tudor bayrağına Galler'de katılacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنهم في (ويلز) يتزاحمون للإنضمام الى (هنري) |
Geçtiğimiz yaz Galler'deyken aklıma böyle bir fikir geldi. | Open Subtitles | أتتني الفكرة الصيف الماضي عندما كنت في (ويلز). |
Galler'deki Cardiff Havaalanı'yla bağlantı kurduk. | Open Subtitles | لقد إتصلنا بمطار "كارديف" في "ويلز". |
Galler'de falan mı bu s*ktiğimin restoranı? | Open Subtitles | اللعنة, أهذا المطعم في "ويلز"؟ |
Çünkü Galler'de sahip olduğun malikânenin resimlerini gördüm. | Open Subtitles | لأنني رأيت صوراً لتلك الضيعة التي كنت تملكها في (ويلز). |