Silah hala elinde. Bunun gibi kaç tane intihar gördün? | Open Subtitles | السلاح مازال في يده , كم إنتحار رأيته كهذا ؟ |
Eğer Kral ve onun bütün destekçileri dönmüş olursa savaş meydanında, elinde kılıç Kral ve onu destekleyen herkesle savaşırmış. | Open Subtitles | وإذا ما نفذ الملك ذلك التحرك وجميع أتباعه فأنه سيقف لقتالهم في الميدان حاملا سيفه في يده ، ضد الملك |
Sürekli başkalarını suçluyorsun ama elinde silah olan kim bir bak. | Open Subtitles | تستمر في لوم الجميع، ولكن انظر من يحمل المسدس في يده |
eline bir şey alacak ve buraya geri getirecek düğmeye basıp, elindekini bırakmasını sağlayabiliriz. | TED | فهو سيحمل شيئاً في يده وينزله هناك اضغط الزر و دع ذلك الشيء الذي في يده |
- onun eline silahı sen verdin. - Bu doğru değil. | Open Subtitles | أنت الذي وضعت ذلك المسدس في يده هذا غير صحيح |
İfadenizde, katilin Elindeki parlayan bir şeyi kaldırdığını ve sonra ateş ettiğini... | Open Subtitles | افادتك تقول انك رأيت القال يرفع ذراعه شيئا لمع في يده |
- Siyah elbise. - Adamın elinde bulduğumuz kumaş gibi. | Open Subtitles | فستان أسود قصير إنه نفس القماش الذي وجدناه في يده |
Diyabet elinde ve karnında sinir hasarına neden olmuş olabilir ve- | Open Subtitles | السكري قد يكون تسبب بضرر للأعصاب في يده و أمعائه و |
Adamın kaşı yoktu ve sağ elinde sadece dört parmağı vardı. | Open Subtitles | لم يكن لديه حاجبان، وفقط لديه أربعة أصابع في يده اليمنى |
Bir şey daha var. Sol elinde bir yıldız dövmesi varmış. | Open Subtitles | هناك أمر آخر، لديه وشم على شكل نِجمة في يده اليسرى. |
Evet, Ray'i elinde şömine sopasıyla Varick'in cesedinin yanında dikelirken buldum. | Open Subtitles | وجدت راي يقف فوق جثة قريك مع قضيب النار في يده |
Evet ama elinde ve ön kolunda yoğun yanıklar var. | Open Subtitles | أجل ، ولكن لدي حروقات كاملة عميقة في يده وساعده |
Sol elinde bir bıçak, sağ avucunda bir kese vardı. | Open Subtitles | كان يحمل سكيناً في يده اليسرى ومحفظة في يده اليمنى |
Tabii, elinde gerçek bir silah yoktu, tarif edilen silaha benzer şekilde siyah bir nesne tutuyordu. | TED | الآن، نحن لم نستخدم مسدس حقيقي في يده لذلك كان معه شيء اسود في يديه كان مشابه للمسدس الذي تم وصفه |
Görünen o ki elinde tuttuğu şey cep telefonuymuş. | TED | ويتضح فيما بعد أن ما كان يحمله في يده ليس إلا هاتفا خلويا. |
Birinin uyandırmadan eline bir tabanca tutuşturabilecek ve tetiği çekebilecek kadar derin. | Open Subtitles | عميق كي يضع شخص سلاح في يده دون أيقاظه ومن ثم يضغط الزناد |
Ağzını bantlamış ve eline bir silah vermiş bir de kıyafetini ona giydirmiş. | Open Subtitles | كمم فمه بشريط لاصق ووضع سلاحًا في يده وكساه بحلّته. |
Halen öyle bir şeyin onun eline nasıl saplandığını bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا لا تزال تحاول معرفة كيف شيء من هذا القبيل متورطون في يده. |
Bunu onun eline Ver. Sadece Ona Anladın Mı | Open Subtitles | أعطها له , في يده , هو و حسب , هل فهمت ما قلته ؟ |
O zaman Richie oyundan çıktığında Mickey'nin arkasında durur Elindeki kâğıtlıları sana işaret ederim | Open Subtitles | و بمجرد خروج ريتشي سأقف خلف ميكي و أشير لك بالكروت في يده |
Elliman silahı eline koydu ve tetiği çekti. | Open Subtitles | وضع (إليمان) السلاح في يده وضغط على الزناد |
Bütün cihanı, ellerinde tutuyor. | Open Subtitles | لديه العالم الشاسع بأسره في يده |