Senfoni orkestrası konserinde tanışmıştık. | Open Subtitles | قابلتُها في السمفونيةِ. النجاح الباهر، هذا مُدهِشُ. |
Onunla dünyadaki en romantik yerde tanıştım... | Open Subtitles | قابلتُها في أجمل مكان رومانسي على الأرضِ... |
Geçen yaz babası kendini astığında tanıştık. | Open Subtitles | قابلتُها الصيف الماضي عندما شنق أباها نفسه. |
Benim tanıdığım böyle birisi var, evsizler barınağında gönüllü çalışırken tanışmıştık. | Open Subtitles | ربما أعرف الشخص المناسِب امرأة قابلتُها في العمل التطوعي في ملجَأ للمُشردين |
Ben hala onunla tanıştığım günkü adamım. | Open Subtitles | أعني، أنا نفس الرجل الذي كنت عندما قابلتُها. |
-Onunla Paskalya'da tanışmıştım. Aradığın kız olabileceğini söylemiştin | Open Subtitles | عندما قابلتُها في عيدِ الفصح، قُلتَ بأنّها يُمكنُ أَنْ تَكُونَ الواحد |
Onunla tanıştığımda kafam bulanıktı. | Open Subtitles | قابلتُها في السديمِ. هي كَانتْ جديدةَ في البلدةِ، أيضاً. |
Geçen yılki yardım kampanyası sırasında tanışmıştık. | Open Subtitles | قابلتُها بذلك الحدث الخيريّ العام الماضي |
İnanır mısın bilmem ama onunla barda tanışmıştık. | Open Subtitles | قابلتُها في الحانَة، إذا كُنتِ تصدّقين ذلك. |
Lorna ile LaVerne'in yerinde işte böyle tanıştım. | Open Subtitles | ذلك ' s كَمْ قابلتُها في لافيرن ' s مَع لورنا : |
- Onunla birkaç saat önce tanıştım. | Open Subtitles | قابلتُها منذ ساعتينِ. |
Onunla Everest gezisinde tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلتُها فى رحلة إستكشافى لقمة (إفريست) |
Bir yolculuk esnasında tanıştık. | Open Subtitles | قابلتُها في رحلتنا. |
- Dün alışveriş merkezinde tanıştık. | Open Subtitles | - قابلتُها في مركزِ التسوّق أمس . |
Evet, tanıştık. | Open Subtitles | نعم, قابلتُها. |
Sen tanıdığım en depresif insansın. | Open Subtitles | أنتِ أكثر إنسانة مكتئبة قابلتُها في حياتي. |
Lütfen ama, sen tanıdığım en beyaz kadınsın. | Open Subtitles | رجاءًا ،إنّكِ أكثر امرأةٍ عنصريّة للبيض قد قابلتُها. |
Sanırım tanıdığım en salak kız. | Open Subtitles | ! يا إلهي مِن المُحتمل بِأنّها أغبى فتاة قابلتُها على الإطلاق |
Yolda tanıştığım bayanla mı alakalı yoksa? | Open Subtitles | أيتعلّق الأمرُ بالفتاة التي قابلتُها على الطريق؟ |
Çünkü hayatımın en güzel sabahı, onunla tanıştığım gündü. | Open Subtitles | لأنَّ أفضل لحظة في حياتي كانت صباح يوم قابلتُها |
Onunla tanıştığım gün beyzbol şapkamı ve parkamı çıkarana kadar bana bile asılmıştı. | Open Subtitles | تَغازلتْ مَعي المرة الأولى قابلتُها حتى أقلعتُ قُبَّعَة بيسبولي وparka. |
Yıllar önce bir partide tanışmıştım. | Open Subtitles | قابلتُها في a حزب. |
Onunla kamp yaparken tanışmıştım ve biz... | Open Subtitles | قابلتُها عندما كنتُ أخيّم... |
Onunla tanıştığımda evli olduğunu bilmiyordum. Nasıl bilebilirdim ki? | Open Subtitles | إستمع، لم تكُن لديّ فكرة بأنها متزوجة عندما قابلتُها. |