Kızın babasına bir söz verdi. Kızını mutlaka kurtaracağım dedi. | Open Subtitles | لقد قالت له أنّها لن تدعه يذهب إلى المنزل بدونها |
Bir gün farenin karnı iyice şişti sarışın adamın evine gidip şişen karnını öne çıkarıp gösterdi " bana baksana " dedi. | Open Subtitles | لقد انتفخت الفأرة يوم ما و ذهبت إلى بيت الأشقر و ألصقت به انتفاخها و قالت له : |
ona bunun küçük bir kız için yer olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت له أن هذا ليس المكان المناسب لنشأة فتاة صغيرة |
Bir keresinde, annen eğer istiyorsa... senin elbette geleceğini söyledi. | Open Subtitles | قالت له والدتك فى مرة انك ستأتى بكل تأكيد اذا اراد هو ذلك |
Karısı ona merak etme bebeğim diyordu, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | والزوجة قالت له لا تقلق عزيزي كل شئ سيصبح بخير لأن |
Bir garson ona söylemiş, oda bana söyledi ama çok duygusaldı. | Open Subtitles | حسناً، النادله قالت له ذلك وهو أخبرني لكن لقد كان عاطفي جداً |
Giyinip kuşanıp oraya geri gittik ve adama öğrendiğimi söyledim ve adam da " söyle bakalım " dedi, ben de sadece bir şarkı yerine plağın iki tarafını da söyledim. | Open Subtitles | عدنا إليه و قالت له أنها تعلمت الأغنية فقال أسمحي لي أني أسمعها إذا فغنيت الأغنية بالكامل |
Annesi, Bobby'i, satrançtan vazgeçiremeyeceğini anladığında, şöyle dedi, | Open Subtitles | والدته قالت له عندما رأت انها لا تستطيع التفريق بينه وبين الشطرنج |
Hiçbiri işe yaramadı ve kıç deliği sonunda ona şöyle dedi: | Open Subtitles | لم ينفع شيء و فتحة الشرج قالت له |
İlişkimiz nedeniyle senden hoşlandım, dedi. | Open Subtitles | قالت له لقد احببتك لطبيعة علاقتنا |
dedi ki: " Ben yaşlandım ama hala benimle flört ediyorsun " Ben de dedim ki: | Open Subtitles | قالت له: "أصبحتُ عجوزاً بالفعل لكنك لا زلت تغازلني"! |
Akşam yemeğindeki kabuklu deniz ürünlerinin dokunduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت له انها كانت رد فعل سيء إلى المحار من العشاء. |
ona, tüm eşyasını attığımı söyledi. | Open Subtitles | قالت له بأنني ألقيت كل اشيائه أمام المنزل |
Nemenyi öldüğünde annesi Bobby'e gerçek babasının, Nemenyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | عندما توفي نمانيي حينها قالت له والدته بإنه كان والده الحقيقي |
Brody'e patlama yarıçapından uzakta kalmasını söyledi. | Open Subtitles | قالت له للتو كيف يبقى بعيداً عن نطاق الانفجار |
Cadı Servilia'nın hizmetçisi ona, karısı hakkında şeytani bir hikaye anlatmış. | Open Subtitles | . تلك المرأة الساحرة "سيرفيليا" قالت له قصة شريرة عن زوجته |
Polis kendi isteğiyle bir kaç güne eve gelebileceğini söylemiş. | Open Subtitles | الشرطة قالت له بأنها ستعود لاحقاً إلى المنزل و من تلقاء نفسها خلال أيَّام قليلة |
Bir falcı ona onu sevdiğimi söylemiş. | Open Subtitles | ،أخبرني أن قارئة الطالع قالت له أنّي أبادله الحبّ أيضـًا |