Beni 12. katta sıkıştırdı sanırım sana Ondan önce ulaşabileceğimi düşündü. | Open Subtitles | لاقتنى بالطابق الثاني عشر ظنت أنه يمكننى أن أصل لكِ قبلها |
Cenaze töreni yapacaktım ama annemin bütün arkadaşları Ondan önce vefat etti. | Open Subtitles | ،فكرت في إقامة مراسيم و لكن جميع أصدقاء والدتي قد توفوا قبلها |
Sadece bu gece için bir özür bu ve önceki gece için. | Open Subtitles | هذا فقط لاقول لك اني اسفة من اجل الليلة والليلة التي قبلها |
Bundan aylar öncesinde bana bunun gibi tehdit mesajları gönderiyordu. | TED | قبلها بعدة أشهر كان يرسل لى رسائل تهديد مثل هذه. |
Ama sözleşmeme göre efendim, bir hafta önceden haber verilmeli. | Open Subtitles | ولكن في أوراقي، يا سيدي تقول أنه يجب أن يكون إشعار قبلها بأسبوع |
öp onu. öp onu. | Open Subtitles | لا تقف فقط كذلك ذو الملابس البيضاء قبلها |
Bu daha önce sorunsuz olan bir konuda yeni beliren bir mesele değil. | TED | والامر ليس وكانها هذه هي الكارثة التي بدات بتخريب المحيط وكان الامر كان جيدا قبلها |
Son giden, Ondan önce Üç Oz'lunun gidişini görecek. | Open Subtitles | من تمُت أخيراً سوف ترى الثلاثة الأوائل يموتون قبلها |
Anneme aitti, Ondan önce de onun annesine aitmiş... ve şimdi de senin oldu. | Open Subtitles | انها تخص أمى, ومن قبلها أمها والآن هى تخصك |
Geçen yıl ve Ondan önce de doğumgünlerim oldu. O zaman yoktunuz. | Open Subtitles | لقد احتفلت بعيد ميلادى السنة الماضية و التى قبلها ، و لم تحضروا |
Sadece o sene miydi yoksa ondan önceki mi emin olamadım. | Open Subtitles | أنا فقط اتساءل ان كانت تلك السنة او السنة التي قبلها |
Bakın, önceki gece gelen kadından farklı olarak, bu kadının tip 2 diabeti vardı. | TED | كما ترون، بخلاف المريضة التي قدمت قبلها بليال هذه المرأة كانت مصابة بالنوع الثاني من داء السكري. |
Plan, kendinden önceki birçok savaş planı gibi, | Open Subtitles | الخطه و كانت الخطة مثل خطط كثيرة في حروب كثيرة قبلها |
O gün 2,000 kişiye beşlik çaktı, ve bunun öncesinde ve sonradında ellerini yıkadı böylece hastalanmadı. Bu da izin alınmadan yapılmıştı, | TED | أعطى 2000 إشارة باليد ذلك اليوم، وغسل يديه قبلها وبعدها ولم يمرض. وقد تم القيام بذلك دون إذن، |
Ama zaten öncesinde savaşa 100.000 asker yollandıysa bu sayı fazla gelemeyecektir hatta göreceli olarak yetersiz, fark yaratmayacak bir sayıdır. | TED | ولكنه لا يبدو كبيراً جداَ، إنه ليس كافياً نسبياً، ولن يشكل فرقاً إن كنت قد أرسلت قبلها 100,000 جندي. |
Yetenekli bir öğrenciydi ama kabul edilmesinin sebebi Peseshet’in ve daha öncesinde babasının da kâtip olmasıydı. | TED | إنه طالب واعد بشكل خاص، ولكنّ تم قبوله للدراسة لأن بيسشيت ناسخة، وكذلك أبوها من قبلها. |
Annemizi ziyarete geldiğinde, önceden bilmek istiyorum ki, orada olmayayım. | Open Subtitles | و عندما تأتى لزيارة أمك فلتخبرنى قبلها بيوم كى لا أكون متواجداً |
Annemizi ziyarete geldiğinde, önceden bilmek istiyorum ki, orada olmayayım. | Open Subtitles | و عندما تأتى لزيارة أمك فلتخبرنى قبلها بيوم كى لا أكون متواجداً |
Sadece, um, benim için onu öp ve yakında eve geleceğimi söyle. | Open Subtitles | فقط, فقط قبلها لأجلي و أخبرها بأني قادمة قريباً |
- daha önce önünde dedim. - Oturmadan önce dedin. | Open Subtitles | قلت ، قبلها قبل لا قلت قبل أنا جلست قبل ذلك |
Çok iyi gidiyorsun. Şimdi öp onu. | Open Subtitles | انت تفعل ذلك على نحو جيد الان قبلها |
Bir gün öncesinden de gideceğim şehri arayıp kendi mobiletimin kırılmasına karşın nereden mobilet kiralayabileceğimi sordum. | TED | أيضًا، قبلها بيوم، اتصلت بالمدينة التي سأسافر إليها لأعرف أين يمكنني أن أستأجر دراجة في حال تعطلت دراجتي في الطريق. |
Babası, Grace Kilisesi'ne doğru yola çıkmadan önce... duvağının arasından onu bu odada öptü. | Open Subtitles | وفى هذه الحجرة أيضاً والدها قبلها... عبر وشاح ثوبها قبلما أن يذهبوا إلى كنيسة فخمة. |
03:00'te. Belki bir kaç dakika erken ya da geç. | Open Subtitles | الساعة الثالثة وربما دقائق قبلها أو بعدها |