"قبل ساعتين" - Traduction Arabe en Turc

• İki saat önce
• birkaç saat önce
• kaç saat önce
• Birkaç saat içinde
• iki saatten önce
• yaklaşık iki saat önce
• saat öncesine kadar

Shaye'ın arabası Patty Hewes'e bundan iki saat önce çarptı.
باتي هيوز اصطدمت بسيارة توم شايس قبل ساعتين من ذلك

Cinayetten iki saat önce bu broşu giydiğini kabul etti.
أنت للتو اعترفت أنك ارتديت الدبوس قبل ساعتين من الجريمة،

Ancak iki saat önce şu anda karşımda oturduğun yerde General Berkoff vardı.
انا من كان يجلس امامها الجنرال بيركوف في نفس مكانك الآن قبل ساعتين

Ben birkaç saat önce Dr Brightman tarafından incelendim. İyi olduğumu söyledi.
لقد تم فحصي بواسطة الدكتوره برينجتون قبل ساعتين مضت , لقد قالت أني بخير

Bunu bir kaç saat önce yaptırdım. Şimdi mutlu musun?
لقد فعلته بنفسي قبل ساعتين هل انت سعيدة الان ؟

Tuvaletim hala tıkalı ve tesisatçının iki saat önce gelmesi gerekiyordu.
مرحاضي لا يزال مسدودًا وقلت أن السمكري سيتواجد هنا قبل ساعتين

yaklaşık iki saat önce, sayıları tam bilinmeyen bir grup adam
تقريباً قبل ساعتين مجموعة غير معروفة مِنْ الرجالِ

Sam senden niçin ayrıldı bilmiyorum İki saat önce bilmediğim gibi.
لا، أنا لا أَعْرفُ الذي سام تَحطّمَ مَعك. مثل أنا لَمْ أَعْرفْ قبل ساعتين.

Bu kağıtları Tony'ye iki saat önce verdim.
أعطيت توني هذا الملف قبل ساعتين. هو يعمل.

Şu çalılığı iki saat önce geçtiğimize yemin edebilirim.
أحلف بالله نحن عبّرنا تلك الأجمة نفسها قبل ساعتين.

Reddedildi. Kaset iki saat önce federal bir yargıca gitti.
ذهب الشريط إلى القاضي الإتحادي قبل ساعتين

Korneada bulanıklık yok, demek ki yaklaşık bir iki saat önce ölmüş.
لا تغيّم قرني. لذا، تقريبا الساعة إلى قبل ساعتين.

- Güzel ev. - İki saat önce çok daha güzeldi. - Federaller de mi burada?
ـ كان اجمل قبل ساعتين ـ المحققون الفيدراليون هنا ؟

Doğru, iki saat önce girdim ama bu büyük bardak kahve içtiğim zamandı.
أجل ، قبل ساعتين عندما شربت كوب قهوة كبير

Peki, öyleyse adamın nasıI olup ta tekrar aramanızdan iki saat önce öldüğünü açıklar mısınız?
إذاً أشرحي لي كيف إتصالاتك للرجل الذي سرق منك إنتهت قبل ساعتين من مقتله ؟

birkaç saat önce yoğun bakımda öldü.
لقد مات في وحدة العناية الفائقة قبل ساعتين

birkaç saat önce, profesyonel tiplerin limanda çatışmaya girdiğini söyledi.
أخبرني بأنه راَى ذلك النوع من القتلة المحترفون ودخلوا بمعركةٍ كبيرة بالأسلحة النارية هنالك قبل ساعتين

birkaç saat önce işaret fişeğini gördük. Yeşildi.
رأينا الشعلة الضوئية قبل ساعتين مضت، ولقد كان أخضر

Bir kaç saat önce kapı sövesine çarptı.
أجل, حدثت قبل ساعتين اصطدمت بحدّ الباب. كنّا نفعل هذا في المدرسة

- Birkaç saat içinde değil. - Peki.
ـ ليس قبل ساعتين ـ حسناً

Hayır, en azından iki saatten önce gelmez.
لا , وهو من المحتمل ان لا يعود قبل ساعتين

Rota biz ayrılmadan 2 saat öncesine kadar gizli tutulur.
إن مخطط الطريق يبقى . سرياً حتى قبل ساعتين من موعد النقل