Yani kıyafetlerini, yiyeceğini, yemeğini kendi seçsin, kendi kararlarını kendi mi versin diyorsun? | Open Subtitles | تقصدي ان اتركها تختار غذائها الخاص و ملابسها الخاصه و تتخذ قراراتها الخاصه |
Öyle ikna edici ki, insanlar, kurumlar ve bütün ülkeler en önemli bazı kararlarını düzenli bilgiye dayanarak alırlar. | TED | مقنعة جداً لدرجة أن معظم الناس، و المنظمات ودول بأكملها قد تبني معظم أهم قراراتها على البيانات المعطاة |
Lana yetişkin bi kız, Clark. kendi kararlarını kendi verebilir. | Open Subtitles | لانا فتاة كبيرة يا كلارك، تستطيع أخذ قراراتها بنفسها |
Ne var biliyor musun, evlat? Kızımı kendi kararını verebilecek, güçlü ve bağımsız olarak yetiştirdim. | Open Subtitles | لقد ربيت ابنتي لتكون امرأة قوية و مستقلة بذاتها والتي تستطيع اتخاذ قراراتها |
Bırak da onun sağlığı ile ilgili kararları ben vereyim, olur mu tatlım? | Open Subtitles | لما لاتجعلينني أتكفل بأمور قراراتها العلاجية، ياعزيزتي؟ |
Onun kararlarına saygı gösterebilirdin. | Open Subtitles | او ربما عليك الوثوق بها لتتحذ قراراتها بنفسها |
İnan bana, kızının kendi kararlarını almasına güvenmiyorsan, onun hayatını kontrol altına alırsan, sana kızgın bir şekilde büyür. | Open Subtitles | صدقني, لو انك لا تثق با ابنتك لكي تصنع قراراتها بنفسها لو حاولت التحكم في حياتها, سوف تكبر وهي تكره الحياة معك |
Yetişkin bir kadın sonuçta. Kendi kararlarını kendi verebilecek düzeyde. | Open Subtitles | إنها إمرأة بالغة، قادرة على صنع قراراتها بنفسها |
O zaman kendi kararlarını verebilecek kapasiteye sahip. | Open Subtitles | إذن أظنها قادرة علي إتخاذ قراراتها بنفسها |
Sanırım Kate kendi kararlarını verebilecek yetenekte. | Open Subtitles | أعتقد أن كيتى قادرة بشكل جيد على إتخاذ قراراتها |
Çalışmamız kadınlara "hayır" demekten daha fazla özgülük veriyor çünkü kadın bundan böyle kararlarını korkmadan verecek. | Open Subtitles | دراستنا منحت النساء الحرية أكثر من أي وقت مضى ليقلن لا لأنّ المرأة لم تعد تتخذ قراراتها بداعي الخوف. |
Kendi kararlarını verebilecek yaştaydı. | Open Subtitles | كانت كبيرة بما فيه الكفاية لتتخذ قراراتها الخاصة. |
Ve beni üzen şey, bir ekonomik çöküşün enkazı üzerinde dururken, pek çok kurum kararlarını verirken, yetenekler ve insanlar hakkında politika belirlerken, modası geçmiş, test edilmemiş ve bilimden çok geleneklere ait varsayımlara dayanarak hareket ediyor. | TED | والذي يقلقلني ونحن نقف هنا في خراب الانهيار الاقتصادي، أن الكثير من المنظمات تصنع قراراتها وسياساتها عن الموهبة والأشخاص، بناءً على افتراضات عتيقة غير مدروسة متأصلة في الفولكلور أكثر من العلم. |
Hayır, tüm kararlarını birdenbire vermişti. | Open Subtitles | لا لقد قامت فجأة بأخذ جميع قراراتها. |
Bak, Julia kendi kararlarını verebilir ve Julia programa sadık kalacak, tamam mı? | Open Subtitles | أنظر (جوليا) يمكنها أن تتّخذ قراراتها الخاصّة و (جوليا) تلتزم بالبرنامج حسناً ؟ |
Olga kendi kararını verecek kadar yaşlı. | Open Subtitles | (أولقا) كبيره بمافيه الكفاية لتتخذ قراراتها بنفسها |
Michelle'in kendi kararını vermesine izin vermelisin, Cam. | Open Subtitles | يجب أن تتركي (ميشيل) تأخذ قراراتها لوحدها، (كام) |
Bonnie kendi kararını verebilir. | Open Subtitles | -بوسع (بوني) اتّخاذ قراراتها . |
O öyle biri işte. Çok ani kararları vardır. | Open Subtitles | هكذا تتخذ قراراتها بهذه السرعه |
Kendisine ait mantıklı kararları verebilir. | Open Subtitles | قادرة على اتخاذ قراراتها بنفسها |
kararları, protokole olan bağlılığıyla alınmıyor. | Open Subtitles | وان قراراتها تتخطى المسموح به أحياناً |
Bu büyük şehrin geleceği onun kararlarına bağlı olacak. | Open Subtitles | ومستقبل هذه المدينة العظيمة سيعتمد على قراراتها |