Sanırım uzaktan bir kuzeni. Bilemiyorum, iğrenç bir şey bu. | Open Subtitles | و التي أظنها قريبته من بعيد لا أعرف، إنه.. |
Özellikle tüm sınıf arkadaşları benim, onun kuzeni olduğumu düşündüğüne göre, uzak kuzeni olduğumu. | Open Subtitles | بالأخص لأن جميع أولاد صفه . يعتقدون أنني قريبته ، قريبته البعيدة |
Çünkü kuzeni çocuklarını havuza bırakacakmış. | Open Subtitles | قريبته تريد ان تسقط أطفالها الى حوض السباحة. |
Yakın akrabası burada. Onu burada tutmanı mümkün kılan sebep nedir? | Open Subtitles | قريبته هنا ، أي سبب محتمل لديك لتحبسه؟ |
Ben ona pedikür bağımlısı olduğumu söyledim o da bana bekaretini kuzeniyle sevişince kaybettiğini falan. | Open Subtitles | أنا أخبرته أني مدمن للعناية بالقدم ، وهو أخبرني أنه فقد عذريته مع قريبته |
Muzafar, babamın kuzeninden olma oğlu. | Open Subtitles | مضفر هو ابن ابينا من قريبته |
İyi bir insan, kuzenini bu erkek yiyenden kurtarır. | Open Subtitles | الشخص الصالح سينقذ قريبته من تلك المهووسة بالرجال |
Ertesi sabah uyandığında yanına döndü ve fark etti ki o kız kuzeniydi. | Open Subtitles | و في صباح اليوم التالي عندما استيقظ من نومه ...قلب نفسه و اكتشف أنها كانت قريبته |
Cüce en sevdiğim cikletin tekrar meşhur olacağını söyledi ve kuzeni Laura Palmer'a benzemiyor muymuş, ki benziyordu. | Open Subtitles | أخبرني القزم بأن علكتي المفضلة ستعود بأبهى حلة وسألني ما إذا كانت قريبته تشبه "لورا بالمر"، وكانت تشبها بالضبط |
Eladio, kuzeni Gabrielle'in evine para istemeye gitti. | Open Subtitles | (إلاديو), ذهب لبيت قريبته (جابريلا) لطلب المال. |
Bu arada Michael'ın oğlu George Michael kuzeni Maeby'nin iki farklı hayat yaşadığını öğrenir. | Open Subtitles | في تلك الأثناء، اكتشف (جورج مايكل) أنّ قريبته كانت تعيش حياة مزدوجة. |
Bu arada Michael'ın oğlu George Michael kuzeni Maeby'nin iki farklı hayat yaşadığını öğrenir. | Open Subtitles | في تلك الأثناء، اكتشف (جورج مايكل) أنّ قريبته كانت تعيش حياة مزدوجة. |
Önce minibüs, sonra kuzeni. | Open Subtitles | أولا الحافلة, وبعدها قريبته. |
Ama dikkatini çeken kadın kuzeni Anna Petillo'ydu. | Open Subtitles | لكن الواحدة التي سحرت عيناه (هي قريبته, (آنا بيتلو |
kuzeni Isaac'i bulmuş. Bir sevk hazırlıyorlar. | Open Subtitles | قريبته وجدت (آيزاك) سيحضّرون عملية النقل |
Londra'dan kuzeni. | Open Subtitles | -انها قريبته من لندن |
akrabası falandır. | Open Subtitles | حسناً، أنا متأكدة أنها قريبته أو شئ ما |
- akrabası mısınız? | Open Subtitles | ــ هل أنت قريبته ؟ ــ لا |
Poe da kuzeniyle yatıyordu ama bu, onun yazarlığından bir şey eksiltmedi. | Open Subtitles | مارس "بو" الجنس مع قريبته ولم يقلل ذلك من كونه كاتباً |
Burski'nin ikinci öpüşmesi diğer kuzeniyle. | Open Subtitles | قبلة (بيرسكي) الثانية كانت مع قريبته الاخرى |
Umalım da Kral James, tarladan köylü seçmede kuzeninden daha iyi olsun. | Open Subtitles | لنأمل أن الملك (جايمس) يجيد كشف فلاح مطالب بالعرش أكثر من قريبته السيدة (غوردون) |
Kendi kuzenini mızrakta geri gönderdik ama onlar hediyelerine karşılık olarak tek bir bıçaklarını bile kaldırmadı. | Open Subtitles | لقد اعدنا قريبته برمح ولم يرفعوا خنجر واحد كرد لهديتهم |
Sanırım kuzeniydi de. | Open Subtitles | أظن أنها كانت قريبته أيضاً |