Yıldızına öyle yakın ki yörünge turu sadece 1 Dünya günü sürüyor. | Open Subtitles | إنه قريبٌ للغاية من نجمه بحيث تستغرق دورته يومًا أرضيًا واحدًا فقط |
Kömür, küresel enerji ihtiyacının temeli olması ve fakat aynı zamanda aileme çok yakın olmasıyla beni şaşırttı. | TED | كنت مفتونة بالفحم بإعتباره عنصرا أساسيا لإحتيجاتنا من الطاقة. لكن أيضا قريبٌ من عائلتي. |
Çok yakın. 26 yaşında olmalıyım! | Open Subtitles | هذا قريبٌ جداً سأكون في السادسة والعشرين |
Yeterince yaklaştın. | Open Subtitles | قريبٌ بما فيه الكفاية |
Fazla yakınım! Şu anda gerçekten korkuyorum. | Open Subtitles | أنا قريبٌ جداً أنا الآن خائف، بكلِّ صدقٍ |
Yeni komşularınıza merhaba deyin Phill'in geri zekalı bir kuzeni varmış. | Open Subtitles | - رحبوا بجيرانكم الجدد "فين" لديه قريبٌ متخلف عقلياً |
Babanı bazen çok yakın hissediyorum. Sanki bizi koruyor. Biliyor muydun? | Open Subtitles | أشعر أن أبّاك قريبٌ جداً أحياناً، كأنه يراقبنا، أتعلم؟ |
Bulunduğun yere yakın. 15 dakika sonra. | Open Subtitles | إنّه قريبٌ من مكانكم الحالي، خلال 15 دقيقة |
Hayır, o isme yakın birini bile tanımıyorum. | Open Subtitles | لا , أنا لا أعرفُ أي أحدٍ بهذا الاسم و لا حتى اسمٌ قريبٌ من اسمهِ. |
- Aileye yakın birileri olmalı. | Open Subtitles | لذا لابد أنه أحدٌ قريبٌ من العائلة أجل، مفربٌ جداً |
Yıldızına öyle yakın ki güneşi bizim Güneş'imizin gökyüzünde belirişinden 360 kat daha büyük olarak gökyüzünde beliriyor. | Open Subtitles | إنه قريبٌ للغاية بحيث يبدو نجمه أضخم في السماء 360 مرة من حجم شمسنا |
Öyle yakın ki, yörünge turu bir günden daha kısa sürüyor. | Open Subtitles | إنه قريبٌ للغاية بحيث يستكمل دورته في أقلّ من يوم |
Onunla yakın olduğunu biliyorum, kardeşim ama Clay zehrin kendisi. | Open Subtitles | أعرفُ أنّك قريبٌ منه يا أخي، لكنّه سُـــم. |
Çekik gözlü velet şimdiden merdivenlere yakın. | Open Subtitles | الفتى ذو العينين المائلتَين قريبٌ من الدَّرج |
yaklaştın. Çok yakındasın. | Open Subtitles | انت قريب، انت قريبٌ جداً |
Seni kurtarmaya her zamankinden daha yakınım. | Open Subtitles | أنّني قريبٌ أكثر من أيّةُ مرّة قبلها لأُنقذكِ. |
Çok sıkıcı. Başkasının kuzeni gibi geliyor. | Open Subtitles | إنه مضجر للغاية يبدو وكأنني قريبٌ لأحد |
Bir kuzenim son işinde iki parmağını kaybetti. | Open Subtitles | لدي قريبٌ فقد اصبعين في عمله الأخير و الآن لا يقدر على ربط حذائه |
Dostum, çok yakınsın. | Open Subtitles | . يا صاح , أنت قريبٌ جداً |
Ayrıca ses bu kadar yüksekse kaynak muhtemelen yakınlarda bir yerde. | Open Subtitles | وإن كان بهذه الشدّة فلابد من أن المصدر قريبٌ |
Bu çok yakındı. | Open Subtitles | كان ذلك قريبٌ جداً |
Tespih böceğinin bir akrabası, burada yemek tabağı büyüklüğünde. | Open Subtitles | قريبٌ لآفة البطاطا بحجم طبق العشاء |
Oğlun portalı iki taraflı çalıştırmaya çok yaklaştı. | Open Subtitles | انظر، ابنكَ قريبٌ مِن كفيفيّة عَكْسِ البوَّابةِ |
Yapabileceğini biliyordum. İşe yarayacak. Çok yaklaştım. | Open Subtitles | علمتُ بأنّ باستطاعتكِ فعلها، هذا سوف يعمل أنا قريبٌ جدًّا، فقط يوم أو اثنان |
Çok yakındayız. | Open Subtitles | إنه قريبٌ من هنا |
Çok yaklaşmıştım. | Open Subtitles | لقد كنت قريبٌ جدّاً |