hikayesini anlatması için yüreklendirilmeli. Bunu içine atmasına izin vermemeniz onun için çok önemli. | Open Subtitles | لا بُدّ أن تشجّع على أن تقول قصّتها لا أن تضمرها |
Ancak bunu yapmadan önce hikayesini halka ulaştırmak ve vicdan azabını göstermek istemişti. | Open Subtitles | أرادت أن تُخرج قصّتها للعامّة، وتُعرب عن ندمها. |
Biz de kızın Hikâyesi açığa çıktıkça bu davayı ileri taşırız. | Open Subtitles | ثم سنقوم بأخذ هذا الأمر إلى حد أبعد عندما تقوم قصّتها بالتداعي |
Hikâyesi sanki saçmalık gibi geldi bana. | Open Subtitles | أشعرُ أنّ قصّتها مهزلةٌ كبيرة. |
Hikâyesini anlatırken nadiren de olsa bir şeyler uydurmak zorundaydım. | Open Subtitles | ، و لكي أحكي قصّتها فقد اضطررتُ إلى الإختلاق أحيانا |
Hikâyesini doğru düzgün anlatmazsa yalancı konumuna düşecek. | Open Subtitles | إذا لمْ تستطع إبقاء قصّتها صحيحة، فسوف تبدو كاذبة. هلا هدأتِ؟ |
Aslına bakarsanız, hikayesi kendisinden daha çılgındır. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّ قصّتها مجنونة بقدر جنونها هي. |
- Ne? Hikâyesinde rüya gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | قالت في قصّتها أنّها حلمت. |
Zaten en başından ilk konuşan oydu, Basın'a hikayesini anlattı. | Open Subtitles | .لقد بدأت مسبقًا .لقد قالت قصّتها لوسائل الإعلام |
Her on dakikada bir hikayesini değiştiriyor. | Open Subtitles | كأنها كلّ عشرة دقائق تغيّر قصّتها |
Grace hikayesini açıklıkla anlattı. | Open Subtitles | قدّمَت غرايس قصّتها بوضوح. |
Cassie. Yan odada. Küçük hikayesini bana yutturdu. | Open Subtitles | (كايسي)، البيت المجاور أخبرتني قصّتها الصغيرة |
Matilda'ya hikayesini çok sevdiğimi söyle. | Open Subtitles | أخبري (ماتيلدا) بأنّي أحببت قصّتها حقاً. |
Hikâyesi gerçekten de hazinmiş. | Open Subtitles | قصّتها محزنةٌ في الحقيقة |
Hikâyesi nedir? | Open Subtitles | ما قصّتها ؟ |
Hikâyesini anlatmak için gelecek hafta bizimle görüşmeye razı oldu. | Open Subtitles | . إنّها ترغب في مُقابلتنا الأسبوع القادم حتى نخوض الحديث في قصّتها |
Hikâyesini doğruda medyaya anlatacağını söylüyor. | Open Subtitles | -تقول أنّها ستأخذ قصّتها مباشرة لوسائل الإعلام |
Cassie bana geldi, çünkü kimsenin yayınlamaya cesaret edemeyeceği Hikâyesini basabilecek cesaretim olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | جاءتْ (كاسي) إليّ لأنّها علمتْ أنّي سأمتلكُ الشّجاعة لنشر قصّتها في حين رفض الجميع فعل ذلك. |
Ve bu da benim hastam Heather'in Nick'le hikayesi hakkında benimle konuşurken, bana söylediği. | TED | وهذا ما قالته لي أيضا مريضتي -هيذر- عندما قالت لي قصّتها مع -نيك- |
Ama kadının hikayesi çok iyi. Söylediklerine baksana. | Open Subtitles | لكن قصّتها عظيمة إقرأ الإقتباس |
- Ne? Hikâyesinde rüya gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | قالت في قصّتها أنّها حلمت. |