Yaşlı papaz cemaatini sessizce kurarak mahallesinin basit yaşamını paylaşarak ve bir şekilde kendi nezaketini ve insancıllığını cemaatine aşılayarak hayatının çoğunu burada geçirdi. | Open Subtitles | الكاهن المسن قضى معظم حياته هنا بهدوء يبني ابرشيته يشارك الحياة البسيطة لجيرانه |
Babam sınır bekçisiydi, hayatının çoğunu insanların sınırı geçmelerini engellemeye çabalamakla geçirmişti. | Open Subtitles | أبي كان حارس حدود، قضى معظم حياته يحاول إيقاف الناس من عبور الحدود |
Deniz yılanları hayatının çoğunu karadan çok denizde geçiren insanları korkutamaz. | Open Subtitles | لكن ثعابين البحر لا يمكنها إخافة رجل قضى معظم حياته في البحر |
hayatının çoğunu bir şeyleri unutarak geçirmiş olsa da H.M. ve hafızayı anlamaya yönelik katkıları nesillerce unutulmayacak. | TED | رغم أنّ هـ. م. قضى معظم حياته في نسيان الأشياء، إلاّ أنّه هو ومساهماته من أجل فهم ذاكرتنا سوف يبقيان في ذاكرة الأجيال القادمة. |
Orwell aslında her türlü zorba yönetim biçimine karşıydı. hayatının çoğunu hem sağdan hem de soldan olan antidemokratik güçlere karşı savaşmaya vermişti; | TED | كان أورويل معارضًا لجميع أشكال الاستبداد، حيث قضى معظم حياته يحارب القوى المناهضة للديمقراطية سواءً كانت تابعة لتيار اليسار أو اليمين. |
hayatının çoğunu arazi geçirdi. | Open Subtitles | لقد قضى معظم حياته في هذا المجال |
Yetişkin hayatının çoğunu Brick Mansion'da geçirdi. | Open Subtitles | قضى معظم حياته المُراهقة في "بريك مانشينز". |
Kardeşim hayatının çoğunu yurt dışında geçirdi. | Open Subtitles | أخي قضى معظم حياته بالخارج. |