Tamam, Kalemin kapağını kapat ve bardaktan başka bir kalem al. Şimdi de benim için horozu boya, horozun içini boya. | TED | حسنًا، غطي القلم والتقطي قلمًا آخر من الكوب ولوني الديك. |
Bir gün sevdiğim biriyle kavga edip ağlayarak, öfkeyle çıkıp gittim ve tesadüfen bir kafeye girdikten sonra garsondan bir kalem istedim. | TED | في أحد الأيام، انسحبت خارجًا وأنا أبكي بعد شجارٍ مع أحد الأحبّة، ودخلت هائمةً إلى مقهى، حيث طلبت من النادلة قلمًا. |
Annesinin evinden bir yumurta çaldı, markete gitti, yumurtayı satıp tek bir kalem aldı. | TED | سرقت بيضة من منزل والدتها، وذهبت إلى السوق، وباعت البيضة، واشترت قلمًا واحدًا. |
Söylemesi zor ama sanırım tükenmez kalemi alıp gırtlağını delik deşik ederim. | Open Subtitles | إنّهُ صعبٌ قول ذلك، ولكنّي سأقول لكَ بأنّي سآخذ قلمًا جافًا وأثقبهُ بقصبتكَ الهوائية. |
Şimdi ise, kitabı ve kalemi tutarken onun sözlerini duyuyorsun. | Open Subtitles | الآن تمسك قلمًا ومحبرة وتسمع كلماته. |
Okulun ilk günü kalem bile getirmedim. | Open Subtitles | أنا حتى لم أحضر قلمًا في أول يوم بالمدرسة |
Bunu yapmasına izin vermeyeceğim. Kağıt ve kalem getir, itirafımı imzalayayım. | Open Subtitles | لن أدعه يفعل ذلك، أعطني قلمًا وورقة وسأوقّع اعترافًا كاملًا. |
İlk başta kalem sanmıştım ama değilmiş. | Open Subtitles | في البداية، ظننته يمسك قلمًا لكنه لم يفعل |
Carly oraya gitmişti ve bana ters çevirince güneşin battığı bir kalem getirmişti. | Open Subtitles | كارلي ذهبت هناك مرة وأحضرت لي قلمًا عندما تقلبه رأسا على عقب تغرب الشمس |
Bir kalem ve bir parça kağıt verdim ve yazmaya başladı. | TED | ومن ثم ناولته قلمًا وورقة، وبدأ يكتب. |
Eğer bana üstünde Jaguar yazan bir kalem aramıyorsanız herhalde anahtarlarınızı arıyorsunuz. | Open Subtitles | مالم تريد أن تخرج لنا قلمًا مكتوبٌ عليه "جاغوار"، فيجب أن تجد مفاتيح منزلك. |
Bir kalem al. Veda etme vakti geldi. | Open Subtitles | أمسك قلمًا, لقد حان وقت الوداع |
kalem ver bakalım, evlat. | Open Subtitles | ناولني قلمًا يابني |
Ne bekliyordun, patlayan kalem mi? | Open Subtitles | أكنتَ تتوقّع قلمًا متفجّرًا؟ |
Johnny yazabilirdi ama Johnny'nin kalemi yok. | Open Subtitles | جوني) لا يستطيع الكتابة لأنه) لا يملك قلمًا |
John Dee'den gelen büyülü bir kalemi var. | Open Subtitles | -إنه يحوز قلمًا سحريًّا من (جون دي ). |
- Evet, kalemi dişliyordum. | Open Subtitles | -كنت أفكّر بينما أمضغ قلمًا . |