Oysa günümüzde bu, aşırı güç kullanma sayılıyor. | Open Subtitles | حَسناً، في الوقت الحاضر هذا يعتَبَرُ قوةً مفرطةً. |
Günümüzde bu da aşırı güç kullanımı sayılıyor. | Open Subtitles | في الوقت الحاضر هذا أيضاً يُعتَبَرُ قوةً مفرطةً. |
Satacak Buharlaştırıcı'n olduğuna göre daha fazla iş gücü lazım tabii. | Open Subtitles | أعتقد أنك تحتاج قوةً بشرية أكثر بما أنك تملك سلاح مبخر الآن للبيع |
İkinci kardeş, Ölüm'ü daha fazla aşağılamaya karar vermiş ve sevdiklerimizi mezardan kaldırabilme gücü istemiş. | Open Subtitles | قرر الأخ الثاني أن يهين الموت إلى أبعد حدٍّ ممكن وطلب قوةً تعيد الأحباء من قبورهم |
Çocuğunuzu kaybedince, her nasılsa rahatlamak için bir güce ihtiyaç duyuyorsun. | Open Subtitles | نوعا ما إنكَ تحتاج قوةً عليا من اجل إيجاد الطمأنينة |
Dünya üzerindeki hiçbir kuvvet bunu elimden alacak kadar gaddar olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد هنالك قوةً على الأرض كافيةً لتأخذ ذلك الحب مني |
Umarım işe yarar çünkü bu, mezarın ötesinde güçlerim var demektir. | Open Subtitles | آمل أن أنجح بذلك، لأنّ ذلك سيعني بأنّني أملك قوةً في قبري |
Zanaatımızla gerçek onuru göstereceğiz, iyiliğin çevresinde toplanarak bir güç oluşturabilen insanları göstereceğiz ve Allah'ı anlatacağız. | Open Subtitles | سنُظهرُ فخراً حقيقياً بحِرفتِنا و سنُظهرُ مرةً و للأبَد كيفَ يُمكنُ للبشرِ إن اجتمعوا أن يُصبحوا قوةً هائلة |
Tesisin boyutlarına bakılırsa, silahların yerini tespit etmek büyük güç gerektirebilir. | Open Subtitles | أخذًا بالاعتبار حجم المنشأة سيتطلب ذلك قوةً كبيرة لتحديد مكان هذه الأسلحة |
Bu deney onların Güneş ışığından güç kazanıp kazanmadıklarını anlamak için yapıldı. | Open Subtitles | .لقد حاولنا من خلال هذه التجربة إثبات أنهم يستمدّون قوةً ما من أشعّة الشمس |
Ama şu anda bizi gözetleyen ulu bir güç var ve senden gölgesi bu şehre çökmüş şeytanı durdurmanı istiyor. | Open Subtitles | ولكن هنالكَ قوةً أكبر تراقبنا الآن ويريدُ منك أن توقف الشيطان الذي بسط ردائهُ على هذه المدينة |
Baba, güçlüydün zaten, senin güçlü olman da bana güç veriyor. | Open Subtitles | أبي، لقد كنت قويًا بالفعل ويزيدني هذا قوةً كذلك |
Bu umut, herkesin iyiliğin bir gücü olma potansiyeli taşıdığı temel inancını içinde barındırır. | Open Subtitles | ما يتجسّد ضمن الأمل هو الاعتقاد الأساسي، في إمكانية كلّ شخص بأن يكون قوةً للأبد. |
Bizi koruyacak gücü olan bir silahı neden sakladın? | Open Subtitles | لم تخفي سلاحًا يكنفُ قوةً يمكنها حمايتنا؟ |
Bu sana fazladan 30-40 beygir gücü sağlayacak. | Open Subtitles | الذي سيعطيكِ 30 الى 40 حصان قوةً |
Kışın, inanılmaz derecede yıkıcı bir gücü var. | Open Subtitles | يجلب فصل الشتاء قوةً غاشمة الدمار |
Birleşik görev gücü Taliban'la çalışan bir Batılıyı bulmaktı değil mi? | Open Subtitles | ...قوةً مشتركةً والذي كان من شأنها العثورَ على غربيٌ مشتبهٌ به في التعامل والتعاقد مع حركة طالبان أليس كذلكـ؟ |
Herkül, dünyanın daha önce hiç görmediği bir güce sahipti eşsiz gücünü kalbinden alırdı. | Open Subtitles | -(هرقل) امتلك (هرقل) قوة لم يسبق للعالم أن رأى مثيلاً لها قوةً لم يفقها إلا قوة قلبه فقط |
Zayıflığı bulurum ve onu güce dönüştürürüm. | Open Subtitles | أجد ضعفاً، وأحولـه إلى قوةً. |
İsyanı yürüten tüm kişiler arasında arkasında silahlı kuvvet olmayan bir tek sen vardın. | Open Subtitles | ضمنَ كُلِ الأشخاص الذين قادوا الشَغَب كُنتَ الوحيد بدونِ قوةً تدعمُك |
Bu ufak mum bile bizim göremeyeceğimiz bu hoş pırıltının çok ötesinde, bir kuvvet salıyor. | Open Subtitles | حتّى هذه الشمعة الصغيرة تُحرر قوةً سريعة نعجز عن رصدها تتعدى مُجرد التلألأ الجميل. |
Benim sizin gibi güçlerim yok. | Open Subtitles | -أنا لا أملك قوةً مثلك . |