Benim etrafıma kabuklu yengeç ya da denizkızı göğsü gibi koruyucu bir kabuk inşa ettiniz ve artık sokaktaki adamla bağlantımı kaybettim. | Open Subtitles | أنشأتما حولي قوقعة كالتي تحمي السّلطعون أو ثدي الحوريّة والآن فقدت الصّلة مع المرء في الشّارع |
- Sırtındaki kabuk boşuna mı duruyor, kullansana. | Open Subtitles | لديّك قوقعة لسبباً ما. هيّا أستعملها. أنت من أستعملها. |
Şunu alıp ağzına koyuyorsun ve istiridyeyi kabuktan deniz suyu çeker gibi emiyorsun. | Open Subtitles | تأخدين هذه المحارة وتضعينها في فمك، وتلتهمين ما في داخلها كأنك تمتصين مياه البحر من قوقعة. |
Bedeni artık yalnızca bir kabuktan ibaret. | Open Subtitles | جسدها هو قوقعة الآن |
Boş bir salyangoz kabuğu sıcaktan mükemmel koruma sağlar. | Open Subtitles | قد تؤمن قوقعة حلزون فارغة ملجأً مثالياً من الحرارة |
Küçülmüş, sanki içimde Oliver şeklinde kabuğun uzuvlarını yönlendiren ufacık, ...kadim bir Oliver Tate varmış gibi geliyor bana. | Open Subtitles | أشعر أنني منكمش، حيث أن هناك أوليفر تيت عجوز في داخلي تشغيل الروافع لرفع قوقعة بحجم و عمر أوليفر |
Benim yapmaya çalıştığım, söyleştiğim insanların kamusal kabuklarını kırıp gerçekten ortaya dökmek isteyebilecekleri şeyleri söyletmekti. İnsan ne kadar gözününde olursa o oranda kalın bir kabuk örer. | TED | كنت أحاول جعلهم يقولون ما في الأغلب يريدون البوح به، ليخرجوا من قوقعة شخصيتهم العامة تلك، و كلا زادت شعبية الضيف، كلما ترسخ وجود تلك الشخصية العامة الظاهرية. |
Günümüzde ise, modern çoklu kanal koklear implantı yapıyoruz. bu bir ayakta tedavi yöntemi. | TED | واليوم صارت لدينا عمليات زراعة قوقعة الأذن متعددة القنوات، والتي هي عملية خارجية. |
Ben sümüklü böceğim. Bende kabuk olmaz bebeğim. | Open Subtitles | أنا بزّاق، فلا يوجد قوقعة على ظهري يا عزيزتي |
Ben sümüklü böceğim. Bende kabuk olmaz bebeğim. | Open Subtitles | ،أنا بزّاق فلا يوجد قوقعة على ظهري يا عزيزتي |
Bu 'protocell' teknolojimiz, -kireç taşı atalarının yaptığı gibi- etkili bir biçimde kabuk yapıyor, ve bunu doğal malzemelere karşı çok karmaşık bir ortamda biriktirebiliyor. | TED | هذا هي تكنولوجيا البروتوسيل خاصتنا، تصنع قوقعة بفاعلية ، مثل الحجر الجيري العتيق، وتودعها في بيئة معقدة جدا ، أمام المواد الطبيعية. |
- Klonlar Black olmadan boş birer kabuk. | Open Subtitles | (النسخ عبارة عن قوقعة فارغة بدون (بلاك |
Bu sadece boş bir kabuk. | Open Subtitles | قوقعة فارغة |
Şimdi boş bir kabuktan başka birşey değil! | Open Subtitles | الآن أصبحت مجرد قوقعة فارغة |
Boş bir kabuktan başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | أنت لست سوى قوقعة جوفاء! |
Sedef kabuğu olabilir. | Open Subtitles | قد تكون قوقعة لا أعلم |
Güzel bir deniz kabuğu. | Open Subtitles | يالها من قوقعة |
Denizkulağı kabuklarını başka ne parçalar? | Open Subtitles | ما الذي يفكك قوقعة أذن البحر أيضاً؟ |
Denizkulağı kabuklarını başka ne parçalar? | Open Subtitles | ما الذي يفكك قوقعة أذن البحر أيضاً؟ |
Yani eğer mükemmel bir koklear implant tasarlamak istiyorsak, yapmamız gereken müzik iletimine izin verebileni amaçlamaktır. | TED | وبالتالي إن أردنا تصميم قوقعة أذن للزرع، ما قد نحاول القيام به هو استهدافه لجعله يسمح بتحويل الموسيقى. |