Kelp yosunu gibi bitkilerin buzdaki çatlaklar arasından gelişip yüzeyde serpildiğini hayal edebilirsiniz. | TED | تخيلوا النباتات هناك تنمو كالأعشاب البحرية خلال التشققات الثلجية حتى تظهر على السطح |
Bu çözüm yetiştiricilikte yatıyor -- balık yetiştiriciliği, yumuşakçalar yosun gibi bitkiler ve kabuklular. | TED | والحل يكمن في الاستزراع المائي استزراع الأسماك والنباتات كالأعشاب البحرية والمحار والقشريات. |
Bir ottur. Yabanda büyür, yabani ot gibi. | Open Subtitles | إنها عشبة، تنمو في البراري كالأعشاب الضارّة |
Alkaliler dikenli çöven gibi bazı bitkilerin köklerinin küllerinden imal ediliyordu. | Open Subtitles | لأنه في ذاك الوقت كانت تصنع القلويات من رماد جذور نباتات معيّنة كالأعشاب الملحية |
Lenore- her bir şeyin ucundan o çıkıyor resmen. - Yabani otlar gibi. | Open Subtitles | لينور تملك جدول عمل ضدنا أنها كالأعشاب الضارة |
Nüfuz bir ot gibi büyür. | Open Subtitles | والتأثير عليهم بدأ ينمو كالأعشاب المخدرة |
Ot gibi heryeri fabrika bürüdü. | Open Subtitles | نمت المصانع في كل معالم الأرض كالأعشاب. |
Süvarilerimiz onları çimen gibi ezecek. | Open Subtitles | سلاح الخيالة سيطأهم كالأعشاب. |
Bunun, bir ot gibi filizlenebileceğini düşünüyorum. Arkadaşlığın benim için çok önemli Sifu. | Open Subtitles | أتخيل بأن تلك البذور ستنمو سريعاً كالأعشاب (أنا أُقدّر صداقتك يا (سيفو |