Yeterince paramız arttı, kendime güzel bir kamera alabilirim. | Open Subtitles | لقد بقي مال يكفني لشراء كاميرا فيديو لي. |
Her şeyi hazırladım. Tek ihtiyacım bir kamera. | Open Subtitles | لقد أعديت كل شيء، فكل ما أحتاجه هو كاميرا فيديو. |
Tek ihtiyacın bir kamera kendin ve 8 saat vaktin. | Open Subtitles | كل ما تحتاجه هو كاميرا فيديو و 8 ساعات من وقتك |
Bukeni, yerel bir düğün fotoğrafçısından bir video kamera alıyor ve bir gazeteci kılığına girip çocukların salıverilmesiyle ilgili bir görüşme yapmak için kampa gidiyor. | TED | استعار بوكيني كاميرا فيديو من مصور أعراس محلي وتقمص شخصية صحفي ودخل هذه المخيمات للتفاوض في إطلاق سراح هؤلاء الأطفال |
Güney Hindistan'daki başka bir köyde ise bu çocuklar bir video kamera yaptılar ve vızıldayan bir arının fotoğrafını çekmeye çalışıyorlar. | TED | وفي قرية أخرى جنوب الهند ، قام هؤلاء الصبية هنا بتجميع كاميرا فيديو وكانوا يحاولون أخذ صورة نحلة. |
İşte bu yüzden bir video kameraya ihtiyacınız var. | Open Subtitles | عظيم , لهذا يا رفاق عليكم الحصول على كاميرا فيديو |
Bunu yapmak için, insanlar saklı duygularını yaşarken onları sıradan bir kamerayla kaydediyoruz. | TED | وللقيام بذلك، نستخدم كاميرا فيديو عادية لتسجيل الناس عندما يواجهون انفعالات مخفية مختلفة. |
Kendi zoetropumu icat ettim, davulu olmayan ve kesiklerin yerini bir video kameranın aldığı bir zoetrop şekli. | TED | وها أنا ابتكرت نموذجي الخاص من الزويتروب، الذي يتخلص من الإسطوانة، ويستخدم كاميرا فيديو بدلاً من الشقوق. |
Bu kemer gerçek bir kamera. | Open Subtitles | هذا الحزام عبارة عن كاميرا فيديو حقيقية |
Greg Marshall daha önce yapılmamış bir şeyi deneyecek Büyük Beyaz'a, "crittercam" denen bir kamera takacak. | Open Subtitles | "جريج مارشال" سوف يحاول عمل شيء لم يعمل من قبل بوضع كاميرا فيديو تسمى كريتيركام" على قرش ابيض" |
Yani gözümün içinde bir kamera mı var? | Open Subtitles | لذا يوجد كاميرا فيديو ايضا في عيني ؟ |
Geçen sene bir kamera aldım çektiklerime bakıyordum da bir yıl boyu çektiklerimden sadece 12 dakikası kayda değermiş. | Open Subtitles | اشتريت كاميرا فيديو العام المنصرم وكنت أنظر إلى الأشرطة وكان هناك نحو 12 دقيقة فقط وشعرت، هل يستحق الأمر التصوير طوال السنة |
Vales'in arabasını çeken bir kamera bulduk olay yerinden 10 blok ötede. | Open Subtitles | لدينا صور كاميرا فيديو لسيّارة (فاليز) الإسكاليد على بُعد عشر جادّات عندما حدثت الجريمة. |
Efendim, bir kamera bulduk. | Open Subtitles | سيدي, يوجد كاميرا فيديو |
Tamam. Yepyeni, 1400 dolarlık video kamera, fiyatı çok iyi. | Open Subtitles | كاميرا فيديو 8ملم جديدة تساوي 1400 دولار بسعر منخفض |
İkiniz ya bir odaya gidin, ya da bir video kamera alın. | Open Subtitles | مهلا، لك الحصول على غرفة الأولاد أو الحصول على كاميرا فيديو. |
İnternet üzerinden veri depolama hesabına bağlı kablosuz internet özellikli bir video kamera. | Open Subtitles | كاميرا فيديو بقدرة لاسلكيّة المُصمّمة لإرسال الملفات لحساب سحابي. |
Hatta bir gün onu gizlice kameraya almıştık. | Open Subtitles | لكننا فى مرة خبأنا كاميرا فيديو فى غرفته و صورناه |
Oyuncak arabayı. Beni kameraya alıyor. | Open Subtitles | السياره اللعبه بها كاميرا فيديو |
Komşu bayan sizin yaşlarınızda bir ikizi ellerinde kamerayla partiye giderken görmüş. | Open Subtitles | الآن، سيدة من الجوار تقول أنها رأت توأمان، في حدود عمرك متجهان للحفلة معهم كاميرا فيديو تُصور |
Kafanda kamerayla ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعل مع كاميرا فيديو على رأسك؟ |