"كانت تعيش" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşıyordu
        
    • yaşıyormuş
        
    • yaşadığını
        
    • yaşıyor
        
    • yaşamış
        
    • yaşayan
        
    • kalıyordu
        
    • yaşarlarmış
        
    • yaşadı
        
    • oturan
        
    • yaşardı
        
    • yaşarken
        
    • yaşadığı
        
    • oturuyordu
        
    • kalıyormuş
        
    Çünkü bu daha ucuzdu, tutkusundan çok öfkesini gösteren erkek arkadaşıyla beraber yaşıyordu. TED لأنه كان أقل تكلفة، لقد كانت تعيش مع صديقها الحميم الذي كان غضبه أكبر من طموحه.
    12 yaşındaydı, bir kız olarak yaşıyordu ama dövülüyordu. TED كانت بعمر الثانية عشرة كانت تعيش كفتاة كانت تتعرض للضرب
    New York'a taşınmış ve bir adamla birlikte Soho'da yaşıyormuş. Open Subtitles لقد عادت إلى نيويورك كانت تعيش في سوهو مع أحد الشبان
    Ben Lily teyzenin senle ve Marshall amcayla birlikte yaşadığını sanıyordum. Open Subtitles ضننا ان العمة ليلي كانت تعيش معك و مع الهم مارشال
    Bir kutuda yaşıyor, dans etmek istiyor ama ayağını kırıyor. Open Subtitles كانت تعيش في صندوق, وتريد أن ترقص, لكنها كسرت ساقها
    Katie'ye göre, Lindsey 9 yaşına dek Maine'de yaşamış. Open Subtitles حتى عمر 9 سنوات,وفقا لـ كايتي ليندسي كانت تعيش في ماين
    Burada yaşayan Siren'i* ben öldürdüm. Bu yüzden göl kurudu. Open Subtitles حوريّة البحر التي كانت تعيش هنا قتلتُها، لذلك جفّت البحيرة
    2006'da, ilk tanıştığımızda yozlaşmış ve istismarcı yetimhanede yaşıyordu, hiç okula gitmemişti. TED لكن في العام 2006 عندما قابلتها لأول مرة كانت تعيش في دار أيتام فاسدة ومسيئة، لم تذهب للمدرسة قط.
    Neden bunları denemediler, ve eğer denemedilerse, bu bölgelerde ne tür hayvanlar yaşıyordu? TED لماذا لم يفعلوا أيا من هذه الأشياء؟ وإذا لم يفعلوا أيا منها، أي نوع من الحيوانات كانت تعيش في تلك الأماكن التي ذكرتها؟
    Beatrice Uganda da yaşıyordu, Kongo sınırına yakın bir yerde, ve Dai Manju gibi okula gitmemişti. TED بياتريس كانت تعيش في أوغندا على الحدود مع الكونغو، وتماما مثل داي مانجو، لم تذهب للمدرسة.
    Çok güvenliydi çünkü o şehir dışında yaşıyordu ve şehre az geliyordu. Open Subtitles كان آمناً إلى حد ما لأنها كانت تعيش فى المدينة , ونادراً ما تأتى إلى البلدة
    Kız son iki yıldır Paris'te yaşıyordu. Open Subtitles كانت تعيش فى باريس فى العامين الماضيين..
    Babası uyandığında bulmuş onu. Ailesinin yanında yaşıyormuş. Open Subtitles والدها استيقظ واكتشف الحادث فقد كانت تعيش بالمنزل معه
    Komşuları 28 yıllık hayatı boyunca burada yaşadığını söyledi. Open Subtitles الجيران يقولون أنها كانت تعيش هنا طوال حياتها طوال 28 سنة منها على أي حال
    Bu da bakterinin uykuda olmadığı anlamına geliyor. Aslında yarım milyon yıldır yaşıyor ve gelişiyor. TED و هذا يعني أنها مازالت يقظة في الواقع أنها كانت تعيش و تنمو لنصف مليون عام
    Hiç evde yaşamış mı? Open Subtitles هل تعرفى اذا كانت تعيش في المنزل فيما مضى؟
    Bu çiftlikte yaşayan yaklaşık 35 aile vardı ve bu köyde ürettiklerimizi tüketiyorduk. TED كان هناك حوالي 35 من الأسر التي كانت تعيش في هذه المزرعة وكل شيء أنتجناه في تلك المزرعة ، كنا نستهلكه.
    Kate öldüğünde Lupin'in yerinde kalıyordu. Open Subtitles امك عندما ماتت كانت تعيش في معمل الترمس
    O ve tüm kardeşleri dev bir kalede birlikte yaşarlarmış, ve birbirlerini çok ama çok severlermiş. Open Subtitles كانت تعيش مع أخوانها وأخواتها في وئام في القلعة الكبيرة. ويحبون بعضهم كثيراً.
    dedi. Bütün hayatını, dünyanın ona kapalı olan bir bölümü olduğunu düşünerek yaşadı. TED كانت تعيش طوال حياتها وهي تعتقد أن جزءاً من العالم لم يكن متاحا لها
    Eskiden üst katımda oturan yaşlı bir italyan kadından. Open Subtitles من تلك المرأة الكبيرة جدَا التي كانت تعيش في الطابق العلوي
    Orada büyüdüm. Teyzem Londra'da yaşardı. Open Subtitles لقد جاءوا بى الى هناك عمتى كانت تعيش فى لندن
    Senin yanında yaşarken sormadın gidince mi soruyorsun? Open Subtitles لم تكن تهتم عندما كانت تعيش معك و الآن أصبحت تهتم فجأة عندما رحلت
    Şimdi, sarayın yakınında küçücük fakir yalnız bir kadının yaşadığı bir kulübe varmış. Open Subtitles قرب القصر كان يوجد كوخ حيث كانت تعيش فيه إمرأة فقيرة ، لوحدها.
    Siz burada oturuyorsunuz, o eskiden oturuyordu. Yani kuzen sayılırsınız. Open Subtitles أنتم تعيشون هنا وهى كانت تعيش هنا لذا فنظريا أنتم أولاد عم
    Sanırım çok kötü bir yerde kalıyormuş ve Stef de pılını pırtısını toplatıp onu bizim eve getirmiş. Open Subtitles أخمن أنها كانت تعيش في مكان ما كريه جداً و لذا، وضبت أمتعتها و نقلتها إلى المنزل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus