Fark etmiş miydi? Bir gün, kitap okuyordu. Üzerinde kolsuz elbise vardı... | Open Subtitles | في يوم ما, كانت تقرأ كتاباً, مرتدية قميصاً بلا أكمام, وفجأة أنا.. |
- Hadi ama. Tanrı'm, Tommy. MasterCard'ının son üç hanesini okuyordu. | Open Subtitles | سحقا تومي لقد كانت تقرأ أخر ثلاث أرقام من بطاقتها المصرفية |
Uyuyordu ama annesi oradaydı, yatağın kenarında el feneriyle kitap okuyordu. | TED | وكان نائمًا حينها، ولكن وجدت والدته كانت تقرأ مستخدمة المصباح اليدوي بجانب سريره. |
Peki, küçükken dadın sana yatmadan önce ne okurdu? | Open Subtitles | وعندما كنت صغيراً ماذا كانت تقرأ لك المربية فى السرير |
Gazetede kız kardeşininki gibi ender bir kan grubuna sahip olduğumu... ve ameliyatımın kardeşinin öldüğü gün olduğunu okumuş. | Open Subtitles | كانت تقرأ بعض المقالات وكانت لدي تلك الفصيلة النادرة مثل أختها وعميلة جراحتي كانت نفس يوم موتها |
Arabada kitap okudu da. | Open Subtitles | كانت تقرأ في السيارة |
O koşullarda yetişmiş bir kız Rilke okuyordu şairleri okuyordu, çok çaba gösteriyordu. | Open Subtitles | الحقيقة أن، فتاة كـ مارلين، كانت تقرأ لــ ريلكي كانت تقرأ الشعر و كانت تبذل ذلك الجهد |
HJ'nin teknolojisinden gelen titreşimleri okuyordu. | Open Subtitles | كانت تقرأ الاهتزازات من تكنولوجيا جونسون |
Oraya vardığımda senaryo okuyordu. Üzgün görünüyordu. | Open Subtitles | عندما وصلتُ إلى هناك، كانت تقرأ سيناريو، وبدت منزعجة |
Bence Daphne burada bir şeyler okuyordu, hırsız içeri girdi, | Open Subtitles | دافني كانت تقرأ هنا وأحدهم قدم لسرقة المكان |
Annen arka kapıdan girdiğimizde oturma odasında kitap okuyordu. | Open Subtitles | أمك كانت تقرأ كتاب بغرفة المعيشة عندما دخلنا من الباب الخلفي |
Son gördüğüm kadarıyla müstehcen bir ucuz roman okuyordu. | Open Subtitles | كانت تقرأ رواية اللب الفاجرآخر مرة رأيتها |
Parktaki kızıl saçlı da kitap okuyordu. | Open Subtitles | صهباء في المتنزه التي كانت تقرأ كتابا |
Kütüphanedeydi, braille alfabesinde bir kitap okuyordu. | Open Subtitles | كانت تقرأ كتاب بطريقة "برايل" في المكتبة |
Bazı sıra dışı kitaplar okuyordu. | Open Subtitles | كانت تقرأ بعض الكتب الغير طبيعية مطلقاً |
Galiba orada çalışıyor. Bir kitap okuyordu. | Open Subtitles | إنها تعمل هناك كانت تقرأ كتاب |
Eski mektuplarını sanki yeni gelmişler gibi tekrar okurdu. | Open Subtitles | كانت تقرأ رسائلك القديمة كما لو انها وصلت للتو |
O sana tüm yazdıklarımı okurdu, bu yüzden daima samimi olamadım. | Open Subtitles | كانت تقرأ كل رسائلي إليك، لذا لم يمكنني أن أكون صادقة في الكثير من الأحيان |
Ruh çağırma kitabından pasajlar okurdu. | Open Subtitles | كانت تقرأ من كتاب السحر الأسود الخاص بها |
Sanki aklımı okumuş gibi. | Open Subtitles | كما لو كانت تقرأ عقلي. |
Çocukken Hayvanları Koruma Derneği'nde çalıştı sonra körlere kitap okudu ve imkanları az olan çocuklarla sanat projeleri yaptı. | Open Subtitles | عملت بمنظمة(.. ) عندما كانت مراهقة و لاحقاً كانت تقرأ للكفيفين |