Ancak bu da Hıristiyanlığı, İslamiyeti ve Budizmi pek çok alt kategorilere ayırıyor yani çok ayrıntılı. | TED | ولكن ذلك يقسم المسيحية والإسلام والبوذية إلى العديد من المجموعات الفرعية، والتي كانت شديدة التفصيل. |
Fazla hayat yok çünkü çok soğuklar ve girişleri yıllın nerede ise sekiz ayı karla kaplı. | TED | لم تكن هناك أشكال حياة كثيرة لأنّها كانت شديدة البرود و كان المدخل مغطّى بالثّلج مدة 8 أشهر من السنة. |
Bulduğum her fikir bir şekilde başarısız oldu ya da hayata geçirmek için fazla riskliydi çünkü, şimdi dürüst olalım, Yemen'in bir çok yeri Batılı bir ekip için fazla tehlikeli. | TED | وكانت كل أفكاري فاشلة، أو لربما كانت شديدة الخطورة، لأن الحقيقة هي، أغلب اليمن خطر جداً لفريق غربي. |
Bunun bir işaret olduğunu biliyordum. çok dindardı. | Open Subtitles | علمت بأن ذلك دليلا لأنها كانت شديدة التدين |
İnan bana, oraya ilk önce kendisinin gitmesi hususunda... çok, hem de çok inat etti. | Open Subtitles | كانت شديدة الإصرار على , تفضل على أن تقوم بأول إستكشاف وحدها |
Başınıza aldığınız darbe çok kuvvetli olduğu için kafatasınız da hasar görmüş. | Open Subtitles | الضربة كانت شديدة جدا بحيث أنّها تسبّبت بعدّة كسور في الجمجة |
Küçük bir çocukken, ailem çok fakirdi. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً عائلتي كانت شديدة الفقر |
çok sıcak bir görüşmeydi. çok, çok nazikti. | Open Subtitles | و كان اللقاء ودي للغاية كما تعلم، كانت شديدة اللطف |
çok kötü düşmüş. Sol kolunu kırmış ve beyin sarsıntısı geçirmiş. | Open Subtitles | السقطة كانت شديدة انكسرت ذراعها اليسرى وأصيبت بارتجاج |
Bu kız çok samimiydi, sanki baş rahibeye itirafta bulunan genç bir rahibe adayıydı. | Open Subtitles | كانت شديدة الصراحة شابه تدلي إعترافها للراهبة |
- Üç yıl. Stajyer oalrak başladım. Ama sonradan işleri çok yığıldığından tasarımların büyük bir kısımını bana bıraktı. | Open Subtitles | ولكنها كانت شديدة الانشغال لذا أوكلتني بالكثير من التصاميم |
Çünkü onun bakanlığı, savaş için çok önemli bir konumdaydı. | Open Subtitles | لأن وزارته كانت شديدة الأهميه لسير الحرب |
çok ama çok iğrençti. Yeniden boyatmam gerekti. | Open Subtitles | كانت شديدة الاتساخ مقرفة, وكان عليّ أن أعيد طلائها. |
Gökyüzü çok açık değildi... yıldızlar küçük ampuller gibiydi. | Open Subtitles | فالسماء كانت شديدة الصفاء بشكل يجعل النجوم تبدو و كأنها مصابيح صغيرة |
çok kıskançtır. Bizimle gelmek için bana söz verdirtti. | Open Subtitles | كانت شديدة الغيرة، جعلتني أعِدُها أن بإمكانها القدوم معنا |
Tabii ki travma sonrası stres çok acı verici bir şey. | Open Subtitles | بالطبع الإضطرابات التي حصلت ما بعد الصدمة كانت شديدة جداً |
çok kıskançtı, tüm zamanımı onunla geçirmeliydim. | Open Subtitles | كانت شديدة الغيرة وأبت أن يكون وقتي لغيرها |
İkimiz de son birkaç ayın benim için çok zor geçtiğini biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم أن الأشهر القليلة الخالية كانت شديدة العسر إليّ. |
çok gizemliydi - Ne gördüğümüzü bir türlü anlayamadık. | TED | كانت شديدة الغموض.-- لم نستطع ان نفسر ما نراه على سطح "تايتان". |
Daha sonra Büyük Zimbabve mimarisinin çok sofistike olduğunu, Afrikalılar tarafından inşa edilemeyecek kadar özel olduğunu yazdı. | TED | وقد كتب لاحقًا أن الهندسة المعمارية المعمول بها في زيمبابوي العظمى كانت شديدة التعقيد، واستثنائية جدًا بأن تُبنى من قبل الأفارقة. |