Bana Charlie'yle bir ilişkisi olduğunu söyledi. İki ay önce. | Open Subtitles | التى قالت أنها كانت على علاقة مع تشارلى قبل شهرين. |
Mrs Kennicut'un bir ilişkisi vardı, biliyorsunuz? Eee... Bu lezetli. | Open Subtitles | بدا لي أن السيدة كانت على علاقة عابرة هذا لذيذ كيف تصنعونه ؟ |
Öyle görünüyor ki, Mrs Kennicut'un.., onun bir ilişkisi vadı. - Ve, eee... - Ah? | Open Subtitles | أن السيدة كانت على علاقة حينما ترسل الوصفة هلا ترسلها للمنزل |
Bir Hollywood film yıldızıyla çok kötü bir ilişki yaşamış. | Open Subtitles | لقد كانت على علاقة حارة بنجم سينمائي من هوليوود |
Büyükanne savaş sırasında Alman bir subayla gizli bir ilişki içerisindeydi. | Open Subtitles | جدتهُ كانت على علاقة سرية بضابط ألماني أيام الحرب |
Newman'la çıkmış. | Open Subtitles | كانت على علاقة بـ نيومان. |
Renee'nin Profesör Larson'la ilişkisi varmış, adam yangında ölmüş ve Renee kasten | Open Subtitles | حسن جدا حسنا حسنا حسنا إذاً فـ رينيه كانت على علاقة غرامية بالبرفسور لارسون |
Hamileydi ve bebeğin kocasından mı yoksa ilişkisi olduğu adamdan mı olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | و لم تكن تعلم ما إذا كان الطفل يعود لزوجها أم للرجل الذي كانت على علاقة معه |
Ve kadının polis şefi olan bir adamla bir ilişkisi var. | Open Subtitles | و كانت على علاقة غرامية بهذا الشخص, رئيس الشرطة |
O sırada oğlumla onun bir ilişkisi olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | في ذاك الوقت، لم يكن لديّ أيّ فكرة أنها كانت على علاقة بابني |
Bekle biraz,bana Jane'nin bir ilişkisi olduğunu söylememiş miydin? | Open Subtitles | لحظة ألم تقولي بأن جاين كانت على علاقة غرامية؟ |
Kız kardeşimin kullandığı telefon bu. Kız kardeşimin de onunla bir ilişkisi olmuştu. | Open Subtitles | لذا أمي أعطته لأختي وهي كانت على علاقة معه |
Olabilir, ama bir ilişkisi varsa karısının ölümüne memnun olması gerekmez miydi? | Open Subtitles | نعم ولكن لو كانت على علاقة, هل سيكون سعيد بموت زوجته والخلاص منها |
- Bu gerekliydi. - Çünkü annem onunla bir ilişki mi yaşamıştı? | Open Subtitles | إحتجتُ لأن يَتِم ذلك - لأن أُمي كانت على علاقة به - |
bir ilişki yaşıyorsa bilmek istiyorum. | Open Subtitles | إذا كانت على علاقة غرامية فمن الأفضل أن أعرف |
Newman. Newman'la çıkmış. | Open Subtitles | (نيومان)، كانت على علاقة بـ(نيومان). |
Evet, onun bir golf klübünde bir golf hocasıyla ilişkisi vardı. | Open Subtitles | أجل كانت على علاقة بمحترف قولف في نادي المدينة |
Görünüşe bakılırsa, çalışanlardan biriyle ilişkisi varmış. | Open Subtitles | على مايبدو أنها كانت على علاقة مع موظف |
Karınızın siz avukatlık yaparken romantik açıdan Thatcher Carson'ın evli damadı ile bir ilişkisi olduğu doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح ان زوجتك كانت على علاقة عاطفية بصهر تاتشر كارتسن بينما كنت تلاحقهم 000 |