Buraya geldiğimde bekleme odasındaydı. | Open Subtitles | لقد كان في غرفة الانتظار عندما أتيت إلى هُنا. |
Sapık, kızının odasındaydı fakat onu incitmemeyi tercih etti. | Open Subtitles | فالمطارد كان في غرفة نوم ابنتك واختار ألا يؤذيها. |
Yaşlı adam burada, yatak odasındaydı. | Open Subtitles | الرجل العجوز كان في غرفة النوم هنا. |
Üst kat yatak odasındaki telefon, tamamıyla temiz. | Open Subtitles | الهاتف كان في غرفة النوم العلوية ونقي تماماً |
Altı ay sonra koynuna girme ihtimalin olan adam az önce oturma odamızdaydı ve onu hayatımıza ben sokmadım, sen soktun. | Open Subtitles | الرجل الذي ربما تنامين معه في غضون ستة أشهر كان في غرفة المعيشة للتو و أنا متأكد تماماً أنني لم أجلبه الى حياتنا أنتِ فعلتِ ذلك! |
Eddie elbiselerini değiştirmek için soyunma odasındaymış. | Open Subtitles | إيدي كان في غرفة الخزانات يغير ملابسه |
Son baktığımda ekipmanlar üretim odasındaydı. | Open Subtitles | آخر مرة رأيت عدة، كان في غرفة تلفيق. |
Josh acil odasındaydı ve Debra'yı tekrar gördü... | Open Subtitles | "ليطلب منها أن تخرج معه في موعد إلابعد عشر سنوات و(جوش) حينها كان في غرفة الطوارئ" "ورأى ( دِبرا) مرة أخرى" |
- Kim kimin odasındaydı? | Open Subtitles | ـ ومن كان في غرفة من؟ |
- Kim kimin odasındaydı? | Open Subtitles | ـ ومن كان في غرفة من؟ |
Oturma odasındaydı. | Open Subtitles | كان في غرفة المعيشة |
Yatak odasındaydı. N'oldu? | Open Subtitles | كان في غرفة النوم لماذا ؟ |
Öldürüldüğü yaz, Ali'nin yatak odasındaydı bu. | Open Subtitles | لقد كان في غرفة نوم (آلي) في الصيف الذي قتلت فيه |
Jesse'nin odasındaydı. Aile fotoğraflarına bakıyordu. | Open Subtitles | كان في غرفة (جيسي) ، كان ينظر في صور العائلة |
Hırsız Jesse'nin odasındaydı, aile fotoğraflarına bakıyordu. | Open Subtitles | كان في غرفة (جيسي) ، كان ينظر في صور العائلة |
İskoçya kraliçesinin odasındaki geyik başı yüzünden o sorumlu. | Open Subtitles | أنه مسؤول عن رأس الـ إيل الذي كان في غرفة ملكة سكوتلندا |
Eğer buradaki Carrie ise, ana bilgisayar odasındaki kim? | Open Subtitles | إن كانت (كاري)، فمَن الذي كان في غرفة الحاسوب الرئيسي؟ |
Altı ay sonra koynuna girme ihtimalin olan adam az önce oturma odamızdaydı ve onu hayatımıza ben sokmadım, sen soktun. | Open Subtitles | الرجل الذي قد تقيمين علاقة معه بعد 6 شهور كان في غرفة معيشتنا، وأنت متأكّد تماماً أنّني لست الشخص الذي أدخله حياتنا، بل أنت! |
McClellan, Lester'ın ortağı, tek başına bir davayı incelemek içi toplantı odasındaymış. | Open Subtitles | مكلين، وهو زميل (ليستر) كان في غرفة الاجتماعات يراجع أحدى القضايا |