sadece bir satıcı, hepsinin sonu böyle. | Open Subtitles | لقد كان مُجرّد تاجِر، هذا ما وصلوا إليه فحسب |
sadece bir sahtekar olsaydı, bir noktada parayı alıp kaçardı. | Open Subtitles | لو كان مُجرّد نصّاباً, لكان فى مرحلةٍ ما قد أخذ الأموال وهرب, ولكنه لم يفعلها أبداً. |
O oğlan sadece bir başlangıçtı. | Open Subtitles | ذلك الفتى كان مُجرّد بداية فحسب |
Ve bunun sadece bir yüzük olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | وكنت أدرك أنّ هذا كان مُجرّد خاتم. |
sadece bir hayır yemeğiydi. | Open Subtitles | لقد كان مُجرّد عمل خيري |
- Sol sadece bir tanıdıktı. - Veya bir dost? | Open Subtitles | سول) كان مُجرّد معرفة) أو مجرّد صديق، صحيح؟ |
20 yaşındaydı. sadece bir çocuktu. | Open Subtitles | كان في الـ20 كان مُجرّد فتى |
Ya da sadece bir dügmedir. | Open Subtitles | أو ربّما كان مُجرّد زر. |
Ya da sadece bir düğmedir. | Open Subtitles | أو ربّما كان مُجرّد زر. |
- sadece bir his. | Open Subtitles | كان مُجرّد شعُور. |
Eğer bu sadece bir et yerine ise, | Open Subtitles | و إن كان مُجرّد بديل للحوم |