Bana yabancı çok şey vardı. | TED | كان هناك الكثير جدا من الأشياء الجديدة بالنسبة لي. |
Ama yine de bu civarda daha başka pek çok şey vardı pek çok binanın inşa edildiği bir yapılanma alanı gibiydi. | TED | لكن كان هناك الكثير من الأشياء تحصل في تلك المنطقة كانت أشبه بمنطقة بناء الكثير من الأبنية كانت تتصاعد |
Bunu farkettim. Ben sadece Bir sürü kız oldu mu diye soruyorum. | Open Subtitles | أدركت هذا، أنا أسال فحسب إن كان هناك الكثير والكثير من الفتيات. |
Evet, o ikisi bir araya geldiği zaman pek çok kahkaha olurdu. | Open Subtitles | أجل، هاتان الإثنتان عندما تكونان مع بعض كان هناك الكثير من الضحك. |
Ve soprano bölümünde birçok güzel kız vardı gerçekten de. | TED | و كان هناك الكثير من الفتيات اللطيفات في قسم الاصوات العالية,كما اتضح. |
O kadar çok et vardı ki buruşuk köpekler gibiydi. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الجلد كان ككلب الـ شار بي |
Bu kadar uzun sürdüğü için çok üzgünüm, dostum. Ama yapılacak çok iş vardı. | Open Subtitles | يؤسفني أنه استغرق هذا الزمن كان هناك الكثير من الخشب |
Burda tıkılmış çok şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الاشياء جيدة غوين 'على. |
Demek istediğim, kolejden sonra yapabileceğin pek çok şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الأشياء الأخرى التي كان يمكن أن تقوم بها بعد الكلية |
Ve bir süre sonra konuşulmadan bırakılan öyle çok şey vardı ki neredeyse hiçbir şey konuşmamıştık. | Open Subtitles | وبعد فترة قصيرة كان هناك الكثير الذى لم نعد نتذكره ولا نتحدث عنه بالكاد لم نعد نتذكر أى شىء إطلاقا |
O günlerde evsiz ve ailesiz Bir sürü insan vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الناس فى تلك الأيام بلا منازل |
Siktir be. Bir sürü insan vardı. Seni tanıyamadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | اللعنة, كان هناك الكثير من الناس متأسف بأني لم أتعرّف عليك |
Ama bokla ilgili Bir sürü şey var. Boktan geçilmiyor. | Open Subtitles | لكن كان هناك الكثير من الغائط لقد تصدّر الغائط الواجهة |
Ama gerçek fiyasko, benimle çıkmak isteyen pek çok erkeğin olmasıydı. | TED | لكن الفشل الحقيقي يكمن في أنه كان هناك الكثير من الرجال يودون لقائي. |
Bu da mücadele edilecek pek çok kızışmayı beraberinde getirdi. | TED | وأنه كان هناك الكثير من الحرارة للتعامل معها. |
Neredeyse her kurumda, Batı Almanya'daki kiliseler de dahi birçok casus vardı. | TED | في كل مؤسسة تقريبا حتى في الكنائس أو ألمانيا الغربية كان هناك الكثير منهم. |
Mimari ve tasarımda birçok program geliştirilmiş daha iyi bir hayat için daha iyi tasarıma doğru yönelen. | TED | كان هناك الكثير من البرامج في العمارة والتصميم التي كانت عن توجيه الناس في الاتجاه لتصميمٍ أفضل لأجل حياة أفضل. |
O kadar çok duman vardı ki hiçbir şeyi göremiyordum. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الدخان، لم أستطع رؤية أي شيء |
Yapılacak çok iş vardı ama bir çocuğa bakmak bir insanın sahip olabileği en büyük onur. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الأعمال لكن رعاية الطفل هو أعظم شرف يمكن للشخص أن يحصل عليه |
Hayatında benim bilmediğim daha fazla şey varmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأنه كان هناك الكثير عن حياته لم أكن أعرفه |
Ama ulaşması yüksek bir hedefti. | Open Subtitles | ولكن , كان هناك الكثير لتطلع اليه |
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |