| Fakat bu önemli değildi, çünkü şimdi yaralarımdan çok daha fazla içimi yakan bir şey vardı. | TED | لكن ذلك لم يكن يهم، لأنني الآن كان هناك شيء في داخلي يشتعل و كان حجمه بداخلي أكبر من كل إصاباتي. |
| Orada beni oraya çeken bir şey vardı. | TED | كان هناك شيء في ذا المكان قد اجتذبني اليه. |
| Arabada onunla birlikte bir şey vardı, bundan eminim. | Open Subtitles | كان هناك شيء في السيارة معها؛ أنا متأكدة منه |
| Şimdi bir bakalım, kutsal kehanette bir şey vardı dolaylı olarak senden söz eden. | Open Subtitles | الآن ، لقد كان هناك شيء في نبوءة مقدسة بعض الإشارة تشير إليك |
| Ama soruşunda bir şey vardı. - Bir baktım, cüzdanımı açıyorum. | Open Subtitles | لكن كان هناك شيء في طريقة طلبك، وفجأة وجدتني أفتح محفظة جيبي. |
| Veda etmesinde bir şey vardı hep. | Open Subtitles | يوما أحدهم قد ينظر إلي هكذا. كان هناك شيء في الطريقة التي يقول بها وداعًا. |
| Ama gözlerinin içinde şeytan bedenini ele geçirmiş gibi bir şey vardı. | Open Subtitles | بالرغم، كان هناك شيء في عينيه كأن الشيطان بنفسه استحوذ عليه |
| Sana sisin içinde bir şey vardı diyorum. | Open Subtitles | أنني أقول لكم كان هناك شيء في الضباب. |
| Uzay gemisine benzeyen bir şey vardı, ben onu gördüm. | Open Subtitles | كان هناك شيء في سفينة الفضاء، ورأيت ذلك! |
| - Arka odada bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في الغرفة الخلفية. |
| Ama aklında bir şey vardı. | Open Subtitles | ولكن كان هناك شيء في ذهنك |
| Suda bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في الماء |
| Dylan'ın kontakt lensinde bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في عدساتها. |
| Curtis'in gözlerinde bir şey vardı. Bunun ancak şimdi farkına varıyorum. | Open Subtitles | (كان هناك شيء في عيون (كورتيس وانا ميزته الآن |
| Gözlerinde bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في عينيه |
| Ağzımda bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في فمي. |
| Sisin içinde bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في الضباب. |