"كان هناك شيء واحد" - Traduction Arabe en Turc

    • tek şey vardır
        
    • tek bir şey vardı
        
    • tek bir şey varsa o
        
    • tek şey varsa o da
        
    Şimdi, hastalandığımda, kendimi iyi hissettiren tek şey vardır. Open Subtitles الآن , عندما كنت مريضاً كان هناك شيء واحد جعلني أشعر بتحسّن
    Çünkü Chicago'nun bildiği tek şey vardır geçmişe nasıl yumruk vurulduğu. Open Subtitles لأنه إذا كان هناك شيء واحد تعرفه شيكاغو فإنها تعرف كيف ترد الضربة ترجمة:
    Ben senin yaşındayken yapmamıza izin verilen tek bir şey vardı. Open Subtitles هل تعلم, عندما كنت في مثل سنك كان هناك شيء واحد مسموح لك
    Craigh na Dun'daki o gün pek çok şey söyledik ama söylemediğim tek bir şey vardı. Open Subtitles في ذلك اليوم عند كريغ نيدون قلنا أشياء كثيرة لكن كان هناك شيء واحد لم أقله
    Bu yıl öğrendiğim tek bir şey varsa, o da hayatta en önemli şeyin ailem olduğudur. Hey, Nate. Open Subtitles إذا كان هناك شيء واحد تعلمته هذه السنة فهو ان أهم شيء هو عائلتي
    Çünkü, şu dünyada anlamadığım tek bir şey varsa o da iğnelemedir. Open Subtitles لأنه إذا كان هناك شيء واحد أنا لا أفهمه فهو السخرية
    Eğer kadınların sevdiği tek şey varsa o da damarları görünen erkektir. Open Subtitles إذا كان هناك شيء واحد تحبة المرأة هو الرجل المعضل
    Tony'yi rahatsız eden tek bir şey vardı. Open Subtitles ولكن كان هناك شيء واحد أزعج طوني بشأنها
    Plânının işlemesi için gereken tek bir şey vardı bir suç ortağı. Open Subtitles ولكن كان هناك شيء واحد كنتِ بحاجته من أجل أن تنجح خطتكِ... شريك
    Fakat ani başarılarımda aynı kalmaya devam eden tek bir şey vardı; ev dediğim yere, Kakuma'ya beni götürecek şeyin bu olabileceği düşüncesi. TED ولكن مع كل النجاح، كان هناك شيء واحد بقي ثابتًا... اعتقادي أن هذا هو السبب الذي سيعيدني هنا إلى كاكوما، المكان الذي أسميه الوطن.
    Greypoint'te güzel olan tek bir şey vardı: Open Subtitles كان هناك شيء واحد (جيد فقط بمدينة (كريبوينت
    İnternet pornosundan öğrendiğim tek bir şey varsa o da bedavaya vererek zengin olunmayacağıdır. Open Subtitles لو كان هناك شيء واحد علّمني إيّاه الإنترنت أنّ لا تهب شيئاً مجاناً للأغنياء.
    Burada öğrendiğim tek bir şey varsa, o da çekim ekibinin felaket demek olduğudur. Open Subtitles إذا كان هناك شيء واحد تعلمته في هذا المكان فهو أنا وجود فريق تصوير يعني كارثة
    Bana karısının inandığı tek bir şey varsa o da gösterinin devam etmesi gerektiği olduğunu söyledi. Open Subtitles قال أنه لو كان هناك شيء واحد تؤمن به، فهو أن العرض يجب أن يستمر.
    Harper Avery Vakfı'nın iyi yapamadığı tek bir şey varsa o da karar vermektir. Open Subtitles إن كان هناك شيء واحد لا يمكن لمؤسسة هاربر إيفري عمله بشكل جيد، فهو تقرير من المفترض أن يحصل على شيء.
    Emin olduğum tek şey varsa o da Devon'la olmak istediğimdir. Open Subtitles و إن كان هناك شيء واحد أريد التأكد منه هو أني أريد أن أكون مع ديفون
    Her zaman temizleyebileceğim tek şey varsa o da bebeğimin gözyaşlarıdır. Open Subtitles إن كان هناك شيء واحد سأنظفه دائما فهي دموع صغيرتي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus