Efendim, bomba patladı, bu belliydi. | Open Subtitles | سيدي , القنبلة إنفجرت ذاك الى حد كبير كان واضحاً |
Daha en başından gizli silah diye bir şey olmadığı belliydi. | Open Subtitles | . لقد كان واضحاً منذ البداية أن سلاح البشرية موجود |
Klinik sonuca hızla ulaşmak için yapılması gereken çok açıktı. Sorun hakkında farklı düşünmek zorundaydım. | TED | ليؤتي ثماره سريرياً بسرعة لقد كان واضحاً: علي أن أفكر في هذه المشكلة بطريقة مختلفة |
Oraya vardığımda, şehirde yalnızca bir hikâyenin dolaştığı açıktı. | TED | ولكن وحال وصولنا، كان واضحاً تداول قصة واحدة في المدينة. |
Dün gece onun size duygusal olarak bağlandığını açıkça gördü. | Open Subtitles | كان واضحاً جداً إليه ليلة أمس بأنها أصبحت متورطة عاطفياً |
Sezar çok açık konuştu isyancı Britanya köylerinin kökünü kazırsanız size altın banyosu yaptıracak. | Open Subtitles | القيصر كان واضحاً جداً إذا قمتم يتسوية قرية المتمردين البريطانيين أرضاً سيغرقكم بالذهب |
Bunu öğrendiği Apaçık ortadaydı. | Open Subtitles | كان واضحاً تماماً بأنه إكتشف الأمر |
İnsanların olan bitenden memnun olmadığı belliydi. | Open Subtitles | لقد كان واضحاً بأنّ النّاس كانوا غير سعيدين بكّل ما كان يجري |
Oldukça belliydi ve yanılmıyorsam onun da sana bir iki defa gizlice baktığını gördüm. | Open Subtitles | الأمر كان واضحاً جداً، وإذا لم أكن مخطئاً فقد لاحظت أنها لمحت لك بإعجابها مرة أو اثنتين |
Burada kalmak istediği çok belliydi. | Open Subtitles | كان واضحاً أنها أرادت البقاء بشدة. |
Avantajlı bir evlilik olacağı belliydi... | Open Subtitles | كان واضحاً بشدة أنه زواج مصالح |
Avantajlı bir evlilik olacağı belliydi... | Open Subtitles | كان واضحاً بشدة أنه زواج مصالح |
Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı. | TED | ولكن كان واضحاً أن هذا الشخص يعاني من اضطرابات عقلية. |
Teğmen'in olayları kendi başımıza halletmemizi istemediği açıktı, efendim. | Open Subtitles | حسناً، كان واضحاً أنه لم يريدنا أن نتولى حل المشاكل بأنفسنا |
Başkan Yardımcısını içeren bir şeylerle ilgili olduğu çok açıktı. | Open Subtitles | كان واضحاً أن شيئاً ما يورط نائب الرئيس بالأمر |
Dünya'da bilinmeyen bambaşka bir işleyişin Güneş'e enerji vermiş olduğu açıktı. | Open Subtitles | كان واضحاً بالطبع أن هناك تقنيات أخرى لا نعرفها على الأرض والتي تشتعل بها الشمس |
açıkça, direksiyon sistemi eksikti | TED | كان واضحاً أن جهاز القيادة والتوجيه غائب |
Diş fırçalama huylarınızı anlatmayacağım, ama evden çalıştığınız zaman bunu açıkça görebiliyordum. | TED | لن أفصح عن عادات تنظيف أسنانك، لكن دعينا فقط نقول أنه كان واضحاً جداً بالنسبة لي عندما كنت تعملين من المنزل. |
Sahilde zamanla açıkça bir karmaşa hâkim oldu. | Open Subtitles | لكن عندما وصلنا كان واضحاً أن الشاطئ كان عباره عن حالة غير مستقره من الفوضى |
Bence Bay Vale o konuda açık konuştu. | Open Subtitles | أعتقد أن السيد (فيل) كان واضحاً بهذا الشأن |
Yok, hayır. Gayet açık konuştu. | Open Subtitles | اوه لا لقد كان واضحاً للغاية |
- Monsenyör, oğlan açık konuştu. | Open Subtitles | -أيّها الشريف، رويّ الفتى كان واضحاً . |
Apaçık ortadaydı. | Open Subtitles | لقد كان واضحاً |
- Apaçık ortadaydı. | Open Subtitles | - كان واضحاً - |