Sanki hayatı ona bağlıymış gibi resim yapıyordu. | Open Subtitles | كان يرسم كما لو ان حياته مرتبطه بذلك |
Hayır, sanırım Joni Mitchell il birlikte resim yapıyordu. | Open Subtitles | لا , اعتقد انه كان يرسم مع جوني ميتشيل |
Senin gibi resim yapıyordu. | Open Subtitles | كان يرسم مثلك |
Bu hikâye konusuyla Hieronymus Bosch yavru kedi çiziyormuş gibi görünecek. | Open Subtitles | هذه الحبكة ستجعل الرسام (هيرونيموس بوش) يبدو وكأنّه كان يرسم قططًا بعبث. |
Bu hikâye konusuyla Hieronymus Bosch yavru kedi çiziyormuş gibi görünecek. | Open Subtitles | هذه الحبكة ستجعل الرسام (هيرونيموس بوش) يبدو وكأنّه كان يرسم قططًا بعبث. |
Ben anneni doğururken büyükbaban da bunu çiziyordu. | Open Subtitles | بينما انا كنت انجب الطفلة جدك كان يرسم هذه |
Annesine göre olay sırasında da çizim yapıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يرسم هذه عندما أطلق الوالد النار على نفسه إستناداً لقول الوالدة على أية حال |
Ve televizyondaki tartışmayı izlediğimi ve şunun ne kadar ilginç olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum: Din ve devlet ayrımı, bu ülkenin tamamında, coğrafi sınırlar çiziyordu aslında, ona inananların olduğu yerlerle inanmayanların olduğu yerler arasında. | TED | أتذكر مشاهدة النقاش على التلفاز، وأنا أفكر كم كان مثيرا للاهتمام أن الفصل بين الدولة والكنيسة، كان يرسم حدودا جغرافية على امتداد هذا البلد، بين أناس مؤمنين به وأناس غير مؤمنين به. |
Gerçekti... ikisi de gerçekti Bir gün içlerinden birisi, ormanda resim çiziyordu.. | Open Subtitles | ذات يوم، أحدهما كان يرسم في الغابة |
Ayrıca nü de yapıyormuş. | Open Subtitles | كان يرسم أيضاً لوحات زيتية عارية |
Anlaşılan biri boya yapıyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم كان يرسم. |