"كان يسافر" - Traduction Arabe en Turc

    • seyahat ediyordu
        
    • seyahat ediyor
        
    • seyahat ederdi
        
    • seyahat ettiği
        
    • O yolculuklar yaptı
        
    Son zamanlarda çok sık seyahat ediyordu. "İş gezisi" diyordu. Open Subtitles .لقد كان يسافر كثيراً مؤخراً، رحلات عمل على حد قوله
    Polis inanmadı.... çünkü o, sahte pasaportla seyahat ediyordu. Open Subtitles الشرطة كانت غاضبة لأنه كان يسافر تحت هويه و جواز سفر مزيفيين
    Çünkü sahte pasaportla seyahat ediyordu. Open Subtitles لأنه كان يسافر تحت هويه و جواز سفر مزيفيين
    Neden Meclis Polisi eşliğinde seyahat ediyor? Open Subtitles لماذا كان يسافر ومعه حراسه من شرطه الكونجرس؟
    Başvuru için gerekli koşulları sağlamak yıllar alır yani muhtemelen sahte isimlerle seyahat ediyor. Open Subtitles يستغرق سنوات لبناء حسن نية للتقدم بطلب واحد إذاً لربما كان يسافر باستخدام اسم مستعار قديم
    Sürekli seyahat ederdi. Bütün bu gereksiz bilgileri hafızamda tutuyorum ama babam hakkında sana tek bir şey bile söyleyemiyorum. Open Subtitles أعني؛ انه كان يسافر دائما وغائب في كل وقت
    Yetkilileri hastanın ailesiyle beraber seyahat ettiği konusunda bilgilendirdim. Open Subtitles أخبرت السلطات ان المريض كان يسافر مع عائلته
    "lobotomobil" adını verdiği minibüsle tıp merkezlerinin işlemlerini canlandırmak üzere bütün ülke boyunca seyahat ediyordu. Open Subtitles الطبيب كان يسافر عبر البلاد ،في سيارة يطلق عليها السيارة الجراحية لينشر الطريقة إلى المراكز الطبية.
    Ama A.B.D.nin bu ülkelerden hiçbirinin tarımına bir ilgisi yok. Belli ki casusluk işi için seyahat ediyordu. Open Subtitles لكنّ، الحكومة الأمريكيّة ليست لها مصالح زراعيّة بهذه المدن . من الواضح أنه كان يسافر لأجل عمله الجاسوسيّ
    Percy devlet işleri için dünyanın her yerine seyahat ediyordu. Open Subtitles (بيرسي) كان يسافر للعملِ الحكوميِ في ذلك الجزء من العالم
    Söyleyebileceğimiz kadarıyla, yalnız seyahat ediyordu. Open Subtitles ما علمنا به أنّه كان يسافر بمفرده.
    - Kızıyla mı seyahat ediyordu? Open Subtitles كان يسافر مع ابنته؟
    Ama kankan General Drago'ya göre yalnız seyahat ediyordu. Open Subtitles .بإستثناء ووفقاً لصديقك الجنرال (دراغوا) إنه كان يسافر لوحده
    Az seyahat ediyor. Open Subtitles حسناً، كان يسافر خفيف الأمتعة
    Biraz önce buradaydı. Hafif seyahat ediyor. Open Subtitles كان هنا منذ قليل، كان يسافر
    Çok fazla seyahat ediyor biliyorum. Open Subtitles أعرف أنّه كان يسافر كثيراً
    Babam her zaman seyahat ederdi. Kardeşlerim ve ben alışmıştık. Open Subtitles والدي كان يسافر طوال الوقت أنا و أشقائي تأقلمنا
    Bu dükkânı açmadan önce baban sürekli şu sıkıcı eczacılık konferansları için seyahat ederdi. Open Subtitles تعرفين، قبل أن نفتح المتجر، أبوك كان يسافر طيلة الوقت إلى تلك المؤتمرات الصيدلانية المملة
    Babası sık sık seyahat ederdi ve ona yeterince bakamazdı, o yüzden burada bizimle beraber yaşıyor. Open Subtitles كان يسافر كثيراً ولم يكن بوسعه الإهتمام به -لذلك يعيش معنا
    Birlikte seyahat ettiği arkadaşları... Open Subtitles المجموعة التي كان يسافر معها (تركته مع (ياتس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus