Özellikle de dünkü Heyet görüsmesi kötü gittiyse bunu sigorta olarak kullanabiliriz. | Open Subtitles | خصوصا لو ذهبت الأشياء إلى ما لا يُحمد عقباه أمس، كتأمين. |
Bir araya gelip ortaklaşa yeni birini işe alsak, sonra öldürsek ama öncesinde 100 bin dolarlık sigorta yaptırsak? | Open Subtitles | لماذا لا نجتمع كلنا و نساعد بعضنا و نعين شخص جديد للعمل ثم نقوم بقتله لكن في البداية نأخذ 100,000 دولار كتأمين على الحياة؟ |
Gerisi benim. Sana ihtiyacım olursa sigorta. Bana ihtiyacın olursa mı? | Open Subtitles | الباقي لي، كتأمين في حال احتجتُ لك - في حال احتجتَ لي؟ |
Kocanız borçla Amerikan ve yabancı hisse senedi satın alıyor ve bunları güvence olarak gösteriyor. | Open Subtitles | زوجك يبيع ويشتري سندات أمريكية وأجنبية ليستفيد بفرق السعر ويستعمل هذه السندات المالية كتأمين |
Bu yüzden size gemide ihtiyacım var ...güvence olarak. | Open Subtitles | لهذا أريدكم سويا على متن"مويا"... كتأمين |
Bilirsin sigorta için. Sence yardımı olur mu? | Open Subtitles | لكن ابقيت بعضها لنفسي تعرفين كتأمين |
Karşılığında 2.2 milyon dolarlık bir sigorta ödemesi aldınız. | Open Subtitles | و لكنك حصلت على 2.2 مليون دولار كتأمين |
Bu tür insanlar için bir çeşit sigorta. | Open Subtitles | إنه كتأمين لهؤلاء الناس |
- Sakladım. sigorta olarak sakladım. - Bana karşı mı? | Open Subtitles | احتفظت بذلك، احتفظت به كتأمين - ضدي؟ |
Ya da para ödersin, olmaz. - sigorta gibi. | Open Subtitles | او تدفع لمنعها, كتأمين |
Bu koruma. sigorta gibi birşey. | Open Subtitles | انه حماية انه كتأمين |
Ben anladım Bertram oldu olarak tutmak sigorta. | Open Subtitles | توقعتُ أنّ (بيرترام) يحتفظ بها كتأمين. |
sigorta olarak. | Open Subtitles | كتأمين |
sigorta olarak. | Open Subtitles | كتأمين |
Joe'da çöplüğe gidip Stephen'ın kıyafetlerini güvence olarak aldı. | Open Subtitles | لذا ذهب (جو) إلى سلة القمامة، وحصل على ملابس (ستيفن) الدمويّة كتأمين |