Şubat ayında oradalardı ve geçtiğimiz Şubat ayında çok kar yağdı | TED | كانوا هناك في فبراير، وقد أثلجت كثيرا في فبراير السنة الماضية. |
Ama herşeye rağmen;nörobilim, pazarlamada her geçen gün daha çok yer alıyor. | TED | و لكن بغض النظر، اصبح علم الاعصاب يظهر كثيرا في الحملات الاعلانيه |
Ona ne söyleyeceğim hakkında çok düşündüm, daha büyük olduğunda. | TED | لقد فكرت كثيرا في الكلام الذي يقولون لها عندما تكبر. |
Görünen o ki, çok sık. Aslında, gerçekten sık. | TED | يبدو ، أنهم يفعلون ذلك كثيرا. في الحقيقة ، كثيراً جداً. |
İyi akşamlar, teğmen. Son zamanlarda sizi sık görmüyorum. | Open Subtitles | مساء الخير، ملازم أنا لم اشاهدك كثيرا في الآونة الأخيرة |
İki güzel sene geçti, Victor. Şirket çok başarılı oldu. | Open Subtitles | كانوا عامين عظمين فيكتور تطوّرت الشركة كثيرا في ذلك الوقت |
Bu şekilde, karanlıkta etrafta gizlice dolanmayı, gelecekte çok yapıyor muyuz? | Open Subtitles | اذا هل نفعل ذلك كثيرا في المستقبل نتسلل في الظلام ؟ |
Ve eminim ki çok da fazla reddedildiğini sanmıyorum, ama belli bir yaşa gelince, şu kırışık boynunla ortalarda salınma fikri çok ürkütücü. | Open Subtitles | لا أظن بأنكِ قد اختبرتِ رفضا كثيرا في حياتكِ متى تصلين إلى سن معين يصبح من المخيف أن تعودي إلى المواعدة ببشرتك الغضة |
J. Tanıştın mı arkadaşımla? Bana içeride çok yardımı dokundu. | Open Subtitles | جاي , هل قابلت صديقتي لقد ساعدتني كثيرا في الداخل |
Silahların profili, sahiplerini yakalamak için çok yol almamızı sağlar. | Open Subtitles | توصيف الاسلحة قد يخدمنا كثيرا في ايجاد الشخص الذي استخدمهم |
Bir parçası onda kalmalı, diğeri ise onu dünyada en çok seven insanda. | Open Subtitles | جزء يبقى معه، والجزء الآخر خاص بالشخص الذي أحبه كثيرا في هذا العالم. |
Olay sadece...ben davanda çok çalıştım ve bütün olaylara daha çok aşinayım. | Open Subtitles | الأمر فقط أني عملت كثيرا في قضيتك و أنا على معرفة بتفاصيلها |
Artı son zamanlarda banyoda çok daha fazla zaman geçiriyor. | Open Subtitles | كما أنها كانت تقضي وقتا أكثر كثيرا في الحمام مؤخرا |
Geleceğini söyledi ama gecikti, ben de zaman geçtikçe daha çok içtim. | Open Subtitles | قال أنه سيكون في الحفلة ولكنهتأخركثيرا، و بعدها أفرطت كثيرا في الشرب |
Kendiminkilerden kaçtım ve başarılı oldum yani insanlar çoğu zaman çok yanılıyorlar. | Open Subtitles | انا انتقلت بعيدا ونجح الامر لذلك الناس مخطئون كثيرا في اغلب الوقت |
İnsanların hakkımda ne düşündüğünü lisede çok umursardım. | TED | اهتممت كثيرا في مرحلة الثانوية بنظرة الناس اتجاهي. |
Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki içimizde bu kadar çok acı çekmemize şaşmamak lazım. | TED | مع الكثير من التركيز على الجسم والشكل الخارجي، لا نستغرب أننا نعاني كثيرا في داخلنا. |
Tacize uğramış olan katillerde buna sık rastlıyoruz. | Open Subtitles | الآن نرى هذا كثيرا في المجرمين الذين تعرضوا للاساءة |
- Sence de çok sık gitmiyor mu? | Open Subtitles | لكنها ذهبت هناك بالفعل كثيرا في الآونة الأخيرة، أليس كذلك؟ |
Böyle çok sık uzaklara gittiğimde sanki çocuğumu terk ediyormuşum gibi hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر في بعض الاوقات وكانني اتخلى عن طفلتي بسبب ابتعادي كثيرا في العمل |